Her kadının güzelliğine güzellik katan, dünyevi zevklerden belki de en parıltılısı ve en pahalılarından olan mücevher, içine girdikçe sizi mest eden harika bir dünya. Üretildiği andan itibaren günümüze gelene kadar kendi masalsı öykülerine sahip olan takılar, asla yok olmuyor ama sıkça form değiştiriyor. Krallıklarda başladığı yolculuğu kırmızı halılara kadar uzananlarından, ikonikleşmiş isimler için özel olarak üretilen versiyonlarına kadar güzel bir inceleme yazısı ile karşınızdayız. Sizden ricamız bu eğlenceli evrene giriş yaparken Marilyn Monroe’nun ‘’Diamonds Are a Girl’s Best Friend’’ şarkısını açarak yazımızı okumaya başlamanız!
Elizabeth Taylor’ın Ruby Cartier’si
Elizabeth Taylor, dünya üzerindeki pek çok önemli mücevheri koleksiyonunda barındırmış tam bir ‘’Elmas Kadın’ı’’ ! Cartier marka Ruby Kolyesini ilk gördüğünde ‘’Onunla aşk yaşamıştım!’’ diye anlatıyor. Sıcak bir yaz gününde kızına hamileyken kocası tarafından hediye edilen bu özel parça, onun için apayrı bir yere sahipmiş. 1951 yılında Cartier tarafından bir adet taç ve küpe seti olarak üretilen Ruby, baget kesim elmasların yer aldığı, 18k altın ve platinden oluşan çok değerli bir parça. Elizabeth Taylor’a hediye edilmeden önce de kocası Mike Todd’un özel isteğiyle 1957 yılında taç formu kolye haline getiriliyor. Günümüze yaklaşırken ise Blake Lively ile özel gerçekleştirilen bir çekim dışında görmediğimiz Cartier Ruby’nin, daha çok kırmızı halılarda boy göstermesini diliyoruz.
Naomi Campell ile Cartier’s Eternity Necklace
Serimizin en göz alıcı, en büyük parçası ile karşınızdayız. Onu ilk 1998 yılında köklü mücevher markası Cartier’in 150. yılını kutlamak üzere düzenlediği partide, Naomi Campell’ın boynunda gördük. 205 karat zümrütten oluşan, barok kesim damlalarının tasarımında kullanıldığı bu özel parçanın yapımı tam tamına 6000 saat sürmüş! Adı gibi markanın sonsuzluğuna değinerek üretilmiş olan Eternity, dev yılan motifi ile anlatmak istediğini çok iyi perçinlemiş bir parça.
Audrey Hepburn ve The Tiffany Yellow Diamond
İşte ünlülerin takmak için sırada beklediği, dünyanın en ünlü takısı: The Tiffany Yellow Diamond! Epeyce uzun olan bu yazımızda, bir elmasın yıllar içinde nasıl hiç değerini kaybetmeden, birbirinden eşsiz formlara büründüğünü okuyacaksınız.
Sarı elmasın günümüze gelene kadar efsaneleşerek ilerlemiş hikayesi, 1887’de Güney Afrika’da başlıyor. Nadir türdeki elmas keşfedildikten sonra 18.000 dolara Charles Lewis Tiffany’e satılıyor. 287 karat, çok nadir bulunan Sarı Elmas’ı Tiffany ‘’Elmasların Kralı’’ olarak adlandırıyor ve o gün bugündür bir kere bile satışa sunulmuyor. Tarihte ilk defa ekranlarda görüldüğü an olan Breakfast at Tiffany’s’te, Audrey Hepburn’un boynunda özel bir tasarım olarak karşımıza çıktı. Burada onlarca kurdelenin tam ortasına yerleştirilmiş mükemmel bir tasarımda kullanılmıştı. Başarılı ve zarif oyuncu Hepburn’ün siyah elbisesinin üstünde oldukça büyüleyici duran Yellow Diamond, hala akla bu görselle ve tasarımla geliyor!
2017 yılında Cartier’in 170.yılına özel kolyeden çıkartılıp, üzerine bir kuş formu ekleniyor ve 2019 yılında tekrar kolye halini alana kadar bu şekilde muhafaza ediliyor. 146 yaşındaki Yellow Diamond’ı, 2019 yılında Lady Gaga’nın Akademi Ödül Gecesi kırmızı halısında kolye formunda takmasıyla, şüphesiz en unutulmaz kırmızı halı anlarından birine şahit olmuştuk. Bu mükemmel Elmas aynı formda kesilmiş 20 parça küçük elmaslarla desteklenen tasarımıyla tekrardan en göz alıcı halini almıştı. Bu formunu uzunca bir süre bozmayan Tiffany Yellow Diamond, daha sonraları Beyonce’nin gözdesi olarak özel günlerinde boynundaydı. Pek çok filme de konuk olmasının ardından 2023’te son hali olan 5 adet elmas kuşun etrafında döndüğü bir broş halini aldı. Bizlerinde favorisi olan bu özel parça, markanın hikayesi ve günümüze gelene kadar geçirdiği değişimlerle mücevher dünyasında her zaman apayrı bir noktada olacak!
Marilyn Monroe’nun The Moon of Baroda’sı
Ünlü bir elması düşlediğinizde aklınıza ilk gelecek parça The Moon of Broda olmaz, evet. Fakat cazibenin sonsuz ikonu Marilyn Monroe’nun severek taktığı en büyük elması olarak, ünlenmiş mücevheratlar dünyasındaki yeri unutulmaz bir şekilde garanti altına alınmış. Üstelik lanetlendiği iddaa edilen bir parça olması onu daha akılda kalıcı hale getiriyor! Rivayete göre The Moon of Baroda, deniz ve okyanusu geçerse sahibi olduğu kişiye kötü şans getirecekti. Ne yazık ki söz konusu durum tarihi sahnede de doğru gibi duruyor. Hikayesine girecek olursak, 500 yıl öncesinde Hindistan’da keşfedilen bu değerli elmas, ülkenin kraliyet ailesinde yaklaşık 200 sene kadar kalıyor. Sonrasında denizleri aşıp Maria Antoinette’in annesi Marie Thérèse’ye satılıyor. Avusturya’da geçirdiği süreç boyunca trajik durumların baş göstermesinin ardından sahibinin vefatıyla çıkarıldığı topraklara geri götürülüyor. 1953 yılına gelindiğinde Meyer Rosenbaum tarafından satın alınıp, değerini yükseltmesi amacıyla akıllıca bir hamleyle Marilyn Monroe’ya hediye ediliyor. Elmas, ’’Erkekler Sarışın Sever’’ filminde Marilyn’nin mücevheri kullanmasıyla sektördeki ve özel hayatındaki düşüşü beraberinde getiriyor. Çıkarıldığı müzayedelerde anonim isimler tarafından satın alınan The Moon of Broda’yı güncel olarak hiçbir yerde görmedik fakat özel hikayesi ve 24 karat eşsiz formuyla zihinlerde kalıcı noktada!