Berker; ekranların sevilen ismi ve oynadığı karakterin tam da hakkını veren oyunculardan. En son projesi Üç Kız Kardeş’te de üç yıla yakın şahane bir performansla izledik onu. Ama kendisinin de söylediği gibi Zalim İstanbul’daki Nedim karakteri çok başkaydı, hatta Berker’i bize kazandıran projeydi diyebiliriz. Oyunculuğunun yanı sıra; hayata bakış açısı, en çok nelerden beslendiği, düzensizliğe karşı duruşu ve bundan sonraki tüm hedeflerini konuştuk. Onunla tanışmak ve bu sohbeti yapabilmek buz gibi bir İstanbul sabahında içimizi ısıttı, çok da iyi geldi.
RÖPORTAJ TUĞÇE ORÇUNUS
FOTOĞRAF ENES KAHRAMAN
STYLING MURAT HAN
VİDEO ÜNAL AVCI
SAÇ VE MAKYAJ NEŞE KAYA
FOTOĞRAF ASİSTANI MEHMET AĞIRMAN
PR: NUR ERİŞ KURAN
MEKAN SWISSOTEL THE BOSPHORUS
MENAJERLİK GG MANAGEMENTS
DİJİTAL İÇERİK DİREKTÖRÜ TUĞÇE ORÇUNUS
KURUMSAL İLETİŞİM MUKADDES KAYA
DİJİTAL İÇERİK EDİTÖRÜ BUSE TURAN
Berker, ne güzel oldu buluşmak böyle. İlk defa çekim yapıyoruz seninle. Öncelikle nasıl bir dönemindesin? Her şey istediğin gibi mi gidiyor şimdilik?
Benim için de çok güzel bir buluşma oldu, teşekkür ederim. Dinlendiğim ve kişisel gelişimime zaman ayırdığım bir dönemdeyim. Ayvalık’ta üç yıla yakın bir süre Üç Kız Kardeş’te oynadıktan sonra sadece kendime vakit ayırmak bana çok iyi geldi. Yazıyorum, çiziyorum, okuyorum, araştırıyorum. Uzun zamandır ertelediğim ve yapmayı istediğim şeylere yoğunlaştım. Keyfim gayet yerinde şimdilik.
Malum 2025’e girdik, herkesin dilinde yeni beklentiler, yepyeni hedefler, ‘mutlaka yapılacaklar’ listeleri… Sen de durum nasıl? Akışa teslim olmayı mı tercih edersin yoksa sistemli ilerlemeyi mi?
Benim de hedeflerim var tabii. Mesela et ve tavuk yemeyi bırakıp, pesketaryen olmaya çalışıyorum. Hala çalışma aşamasındayım. Ben sadece bir şey oynarken akışa teslim olabiliyorum. Hayatın içinde daha sistemli ve programlı bir şekilde ilerliyorum. Bir düzen olmadığında, ne yaptığımı çok bilmediğimde boşluğa düşmüşüm gibi hissediyorum.
Gelelim ses getiren oyunculuk tarafına. Gerçekten hangi projede ismini görsek, hep başarılı bir sonuç çıkıyor. Karakterini hakkıyla oynayanlardansın. Üstelik yaşın da bir hayli genç. Hep oyuncu olma hedefiyle mi çıktın bu yola? Yoksa yol mu seni oraya doğru götürdü?
Teşekkür ederim öncelikle. Bu yıl sektörde yedinci yılım. Toplamda 200 bölüme yakın dizide oynadım. Hala elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bunun takdir edilmesi beni mutlu ediyor. 8 yaşındayken okul tiyatrosunda ’’Küçük Kara Balık’’ adlı tiyatro oyunu oynayarak başladı yolculuğum. O gün oyuncu olmaya karar verdim. Ondan sonra da bütün hayatımı onun üzerine kurdum. Sistemli yaşıyorum demiştim değil mi? 🙂
Vatanım Sensin ile başlayan yolculuğun, iyi bir sinema filmiyle devam etti. Arkasından da yine tv ekranlarında iyi yapımlarda izledik seni, üstelik hep başrol olarak. Zalim İstanbul, Alev Alev… Her birisinin etkisi üzerindedir eminim ama seni sen yaptığına inandığın proje ve karakter hangisiydi sence?
Önce ‘’Babam’’ filmini çektim, ardından Vatanım Sensin ile devam etti yolculuğum. Öncesinde de tiyatro vardı. Sonra bir film daha, ardından Zalim İstanbul diye devam etti. Bu sorunun cevabı tabii ki Zalim İstanbul. O projenin de, Nedim’in de yeri bende ayrıdır. Oyunculuğa dair o zamana kadar öğrendiğim ve bildiğim her şeyi, hayata geçirmeye sonsuz alanım olan bir proje olmuştu benim için. Keşke daha çok o kadar özel ve derinlikli karakterler yazılsa da, ben de oynasam. Hayranlarımın da beni öyle projelerde görmek istediğinin farkındayım. Bu yüzden bir sonraki projemi bu kriterleri göz önünde bulundurarak seçmeye çalışıyorum artık.
Üç Kız Kardeş’te ise 3 sene boyunca tam anlamıyla şahane bir karaktere hayat verdin, Somer olarak. Nasıl bir dönemdi senin için? İyi bir set ortamına ve çok başarılı bir kadroya sahiptiniz. Böyle güzel işlerle yollarının kesişmesini biraz şansa bağlıyor musun? Var mıdır öyle gücüne inandığın tarafların?
Üç Kız Kardeş süreci çalışma anlamında çok keyifliydi. Her gün sete mutlulukla gidiyordum çünkü bütün ekibi çok seviyordum. Günde ortalama 12 saati nasıl geçirdiğimiz bence çok önemli. Bu anlamda ekip açısından çok şanslıydım. Şans dersem kendime haksızlık etmiş olurum. Durul Taylan hocam ile, Vatanım Sensin’de oynarken bir sohbetimizde bana ’’Bu sektörde ‘evet’ dediklerin değil, ’hayır’ dediklerin kim olduğunu belirleyecek’’ demişti. Proje seçerken ‘Hayır’ dediklerim sayesinde bu projelerle yolum kesişti diyebilirim. Bu, şanstan çok daha önemli bir etken bence.
Peki bundan sonrası için yakın zamanda neler planlıyorsun? Özellikle dijital tarafta çok yoğun bir içerik var, oralarda seni de görebilecek miyiz?
İyi bir proje olduktan sonra nerede olduğunun çok bir önemi yok benim için. Ancak başı sonu belli olan bir şeyde oynamayı tabii ki tercih ederim.
Sosyal medyada da aktifsin. Çok da iyi bir takipçi kitlen var. O tarafa dair dijital projelere açık mısın? Kısacası bir iş kolu olarak görüyor musun o tarafı da?
Benim ilk işim oyunculuk. Oyuncu kimliğime zarar vermeyecek her türlü projeye açığım. Gerçekten oyuncu olmayan, fakat oyunculuktan para kazanan bazı insanlar gibi ‘Aa bir de influencer’lık yapayım.’ diyemem. Kendime saygımı yitiririm öyle bir durumda.
Oradan gördüğümüz kadarıyla sık seyahat ediyorsun, yeni her şeyden besleniyorsun, Nihal ile yaşadıklarınızı paylaşmaktan çekinmiyorsun. Şeffaf olmak ne hoş. Hayatta en çok nelerden besleniyorsun?
Yemekten, yemek yemeyi çok seviyorum. 🙂 İşin şakası bir yana, mümkün olduğunca dünyada neler olup bittiğini takip etmeyi seviyorum. Yurt dışına çıkıp bir oyun izlemek, bir müze gezmek, bir sergiye gitmek ufkumu açıyor, beni besliyor. Benim gizli saklım yok, ne isem oyum. Hem mutlu olduğum bir ilişkiyi paylaşmaktan niye çekineyim ki?
Geçen yıllarda sosyal medyada oyunculuk kampı yaptığının duyurusunu görmüştüm. Tekrarlamayı düşünüyor musun yine? Malum çok çok genç yetenekler oyunculuk adına yarışıyor.
Onu artık her yaz yapmaya çalışıyorum açıkçası. Çünkü eğitim vermeyi çok seviyorum. Bir de dediğiniz gibi, çok fazla oyuncu olmak isteyen var ve doğru yönlendirilmeleri lazım. Az önce söylediğim gibi, maalesef oyunculuğun O’sundan bile anlamayan bazı insanlara dizilerde yer veriyorlar. Bir oyuncu adayına çok yanlış örnekler teşkil ediyor bu durum. Oyunculuğun ve sektörün kalitesizleşmesinin önünü açıyor. Biraz da bu gidişatın önüne geçmek için eğitimi önemli buluyorum.
Bazı kelimelerin senin için neler ifade ettiğini merak ediyoruz.
SEYAHAT : Uçak, yurt dışı, el bagajı, tanımadığım ve tanınmadığım kaldırımlarda uzun yürüyüşler.
BAŞARI : Ailelerin çocuklara öğrettiği bir kelime. Hayatta rasyonel bir karşılığı olmayan soyut bir kavram.
EĞLENCE : Oyun oynamak ve dans etmek.
OYUN : Tiyatrodan konsol oyunlarına kadar uzanan, aralarda saklambaç, yerden yüksek, yakan toplara varan ucu bucağı olmayan neşeli bir söz.
SİNEMA : Haneke, Lynch, Kieslowski ve Kubrick.
MOTTO : İlerlemeyen her şey geriler.
İSTANBUL : Kalabalık ve pahalılık şu günlerde.