Ne kadar sık unutur olduk. Hayatın içindeki o küçük, ama en önemli şeyleri… Bir anlığına durup düşünmek gerekli. Ne zaman hava durumunu tahmin etmek için değil de sonsuz maviliğe bakıp dinlenmek için gökyüzüne baktınız mesela? Bugün buradayız. Hayattayız. Belki de şimdi bunu okuduğunuz an, size sunulmuş bir fırsat. Peki, bu fırsatın ne kadarının farkındayız? Sabahın ilk ışıklarıyla uyanan şehirlerle beraber biz de her sabah yeni bir güne uyanıyoruz. Peki sonrasında gündemin ağırlığı, geçmişin yaraları ve geleceğin belirsizliği içinde kaybolup gidiyor muyuz?
Zorluklar hayatın göz ardı edilemez bir parçası, artık hepimiz biliyoruz. Ama en önemlisi, o zorluklar karşısında nasıl ayakta durabildiğimiz. Ne yazık ki son dönemde yaşadığımız felaketlerden sonra her birimiz durup hayatı sorgulamaya başladık. Akıp giden zamanın bize öğrettiği bir şey varsa, o da geçmişe saplanıp kalmamamız gerektiği. Çünkü geçmiş, bize bugünü yaşamanın kıymetini öğretmek için var. O zaman bugüne bakalım. Sahip olduklarımıza, sevdiklerimize, şu an aldığımız nefesin bile bize sunduklarına.
Ve unutmayalım; hiçbir şey kalıcı değil. Zorluklar da geçiyor, mutluluklar da. Ama önemli olan, o anlarda kendimize nasıl baktığımız. Kendi hayatımıza olan inancımızı, irademizi ve umudumuzu nasıl beslediğimiz. Çünkü hayat, bizim cesaretimizle şekillenip uzayan bir yolculuk. Bugün önemli olan kaybettiğimizi sandığımız o motivasyonu içimizde bulabileceğimizi hatırlamak.