in
HyperFocal: 0

Kurulduğu günden bu yana Louis Vuitton’un kalbi olan seyahat, Maison’un tüm ürünlerinde olduğu gibi bu kez de koku kreasyonlarına ilham oluyor. Sonsuz bir merak ve keşif hissinin yarattığı dünyayı fethetme duygusu Master Parfümör Jacques Cavallier Belletrud’u bu kez bambaşka ilhamların peşine sürüklüyor. 2016 yılında Louis Vuitton’un ilk kadın parfüm koleksiyonunu yaratan, 2018 yılında da erkek parfümlerini sunan parfüm duayeni bu kez evleri bambaşka ambiyanslara büründürecek dört farklı mumla koku serüvenini bir üst mertebeye taşıyor.

Göçebe Ruhlu Seramikler

 Louis Vuitton’un ilk sandıklarının yaratılmasından bu yana farklı yerlere yapılan yolculuklar, Maison’un giyimden parfüm koleksiyonlarına kadar her bir ürününün değişmez ilham kaynağı oldu. Marc Newson da, Louis Vuitton’un ilk mum koleksiyonu için bu tutkuyu dikkate alarak mumların tasarımını yaptı. El yapımı dökme seramikler mum kaplarının her birinin benzersiz bir formda olmasını sağlıyor. Hareket kolaylığı düşünülerek eklenen kulplarda Maison’un simge materyali, natürel deri göze çarpıyor. Aynen Louis Vuitton’un çantalarında olduğu gibi, mumların natürel deri kulplarında el dikişi detaylar bulunuyor ve metal perçinlerle seramiğe sağlam bir şekilde tutturuluyor. Mumların üzerinde yer alan altın rengi kapak aynı zamanda şık bir baz olarak da kullanılıyor. Fransa’nın Grasse kasabasında üretilen mis kokulu mumların her birinin kokusuna göre farklı renkte, zanaatkarların incecik fırçalarla elde boyadıkları fitilleri bulunuyor.  Mumun saf ve mat beyaz formu, altın kaplama kapağın ışıltısı ve natürel derinin sıcaklığıyla tatlı bir kontrast oluşturuyor. Tıpkı seyahatlerden alınan hatıra ürünleri gördüğümüz an o özel yerlere, anılara gitmemiz gibi, Louis Vuitton seramik mumlar da evde çok özel bir etkisi olması için tasarlandı. İç Mekanda Dış Dünyanın Duygusu

Jacques Cavallier Belletrud, ilk dört mumunu yaratırken dışarıdaki müthiş manzaraların canlandırıcı enerjisiyle evdeki konfora olan ihtiyacın etkileşimini buluşturabilmek için sınırları zorladı. Doğadaki o nefis kokuyu yakalamak istercesine, her bir Louis Vuitton mumunu pencereleri dünyaya açık bir ev ya da dışarıdan gelip içeri dolan şiirsel bir esinti gibi hayal etti. Master Parfümör’ün her bir yaratımı, adeta seyahat sırasında keşfedilen manzaraların resmini yapıyor. Bahçedeki ilk goncaların kokusu, pamuk gibi bulutların arasında batan ılık ada güneşi, ormanda yürürken kıyafetlerinize takılan kavruk çalılar, şöminede yanan ateşin yansıması eşliğinde yere düşüşünü izlediğimiz kar tanelerinin büyüsü… Zamanın içindeki enstantaneleri yakalarcasına bir araya getirilen kokular sayesinde, mumları her yaktığımızda o ana gitmemiz kaçınılmaz. Duayen parfümörün paletindeki en güzel hammaddelerle oluşan duygusal kasırga mekanlara bambaşka bir his getiriyor.

L’Air du Jardin

Grasse kökenli Jacques Cavallier Belletrud, esanslarının tümünü Les Fontaines Parfumées’deki parfüm laboratuvarında hayal ediyor ve gerçeğe dönüştürüyor. İlkbaharda “centifolia” gülü hasada hazır olduğunda, gülün buğulu kokusu tüm bölgeyi etkisi altına alıyor. Güçlü kokusu, en ufak bir kayanın çatlağından bile yumuşakça etrafa sızabiliyor. Jacques Cavallier Belletrud, bu Mayıs çiçeğine Empresyonist ışıkla rol biçerek ona adeta methiyeler düzüyor. Gülün mumla konsantrasyonundan tanıdık bir koku ortaya çıkması beklense de, o burada tüm yalınlık ve uhreviliğiyle vücut buluyor. Yaratımdaki teknik maharetse, bu çiçeksi ve hafif kokunun simülasyonundaki başarıda gizli. L’Air du Jardin, yenilenmeyi ve arınmayı temsil ediyor.

Ile Blanche

Gökyüzünde beyaz bulutların oluşturduğu örtü, tatlı bir esintiyi fısıldıyor. Bir mırıltı tadında sıcak bir yaz öğleden sonrası yapılan şekerlemeye davetiye çıkarıyor. Dışarıda gökyüzünün ve okyanusun mavisi göz alıyor. Güneşin yaydığı sıcaklık çok yakıcı; kireç duvarların arasında bir gölgeye sığınıp ufka doğru yol alan gemilerin kıyıyı terk edişini izlemek belki de en iyisi.

Ile Blanche hayali bir ada. Çivit mavisi ile ferahlığın; okyanus havası ile ışık hüzmelerinin takımadası… Jacques Cavallier Belletrud, suyun olağanüstü saflığı ile güneşin akkor hali arasındaki kontrastı somutlaştırmak için taze bir çay notası seçiyor. Portakal akorlu mateyi, Arap yasemini, portakal çiçeği ve kakule esansıyla bir araya getiriyor. Bütün bu çeşitlilik içinde, mine çiçeği ve limon otu kolayca fark ediliyor. Koku saniyeler içinde sakinleştiriyor. Adeta ıssız bir adaya düşmüşüz ve günlük telaşlar çok uzağımızda kalmış gibi… Sonsuz ve dingin.

Feuilles d’Or

Bazen, damarlarımızda dolaşan enerjiyi hissetmenin en iyi yolu ormanda bir yürüyüşe çıkmaktır.  Büyük hayaller kurmak için aradığımız boşluğu bazen çıtırdayan kuru yaprakların oluşturduğu battaniye üzerinde, yüz yıllık bir yolda yürürken buluruz. Jacques Cavallier Belletrud ilhamını gösterişli ormanların kokusundan alan, havadaki nemin kuru yapraklarla ve odunla buluşmasını hatırlatan bu kokuyu yaratırken Endonezya’daki paçuli ormanlarına saygı duruşunda bulunuyor. Virginia sediri esansıyla yumuşatılmış bu koku, net bir ifadeye sahip. Tıpkı Asyadakiler gibi görkemli ve baş döndürücü bir orman, adeta evde kök salıyor. Paçulinin yakılmasıyla elde edilen esans, birleşime mistik bir derinlik getiriyor. Ustaca kesilmiş tütsü, sardunya ve Peru balsamı, bu hayali ormanda kendi yollarını buluyor. Güvenli ve konforlu hissettiren Feuilles d’Or, kesinlikle çok güçlü.

Dehors Il Neige

Şöminede ateş çıtırdıyor. Buzla kaplı pencerelerin ardında kar taneleri uçuşuyor. Ufuk çizgisi, saf beyaza karışıyor. Yeryüzü, gökyüzüyle buluşuyor. Hipnotize eden bu beyaz sahne, tüm nesilleri sessizliğiyle büyülüyor. Duayen parfümör Jacques Cavallier Belletrud, günün bu en kısa günlerinde yağan büyülü karın esansını yaratıyor. Hayal sahnesini bu kez çam ağaçlarının yeşiliyle donmuş metali bir araya getiren, rahat ve güven verici bir dağ evine kuruyor. Dehors Il Neige, yükseklikteki yumuşak duyuları keşfediyor: Kaşmir battaniyenin sıcaklığıyla harmanlanan anason, tarçın ve zencefil kokusu, Aralık ayındaki kutlama havasını hatırlatıyor. Bu iç sıcaklığa kontrast olarak Jacques Cavallier Belletrud saflık, temizlik ve parlaklık duygularını çağrıştıran metalik “aldehydes” birleşenini formülüne ekliyor. Heyecan verici son dokunuşunu ise ahududu notaları ile yapıyor.

What do you think?

Written by bestylemagazine

PEMBE İZLER DERNEĞİ MARDİN’E İZ BIRAKTI

CARTIER VE SIRADIŞI YENİ MÜCEVHER TASARIMI