Ruhu, enerjisi, hayata bakış açısı ve her daim motivasyonu yüksek haliyle ilham kaynağı bir isim Kalben. Şarkılarını, sesini yıllardır dinliyor, dinledikçe daha da hayran kalıyoruz ona. Sadece şarkılarıyla da karşımıza çıkmıyor tabii. Öyle çalışkan, öyle durmaksızın bir şeylerin peşinden koşuyor ki saymaya kalktığımızda liste epey bir uzuyor. Yazar, sosyal sorumluluk projelerine odaklı, albüm hazırlıklarından konserlere, yurt dışı turnelerinden single hazırlıklarına varan koşturmalı bir hayatın içerisinde. Tüm bu koşturmalardan beslenerek büyüyor, büyüdükçe yazıyor, yazdıkça bizi her defasında kendisine hayran bırakıyor. Şimdi de o müthiş enerjisiyle Nisan sayımızın kapak konuğu. Öyle bir çekim gerçekleştirdik ki, her karesinde farklı bir Kalben göreceksiniz ve çok seveceksiniz!
RÖPORTAJTUĞÇE ORÇUNUS
FOTOĞRAFELİF DEMİRALP
STYLINGNİL NİNAT
SET KUAFÖRÜYÜKSEL ALTUN
SAÇ TASARIMHASAN YAVUZ
MAKYAJEBRU YAMAN/M.A.C COSMETICS SENIOR ARTIST
NAIL ARTISTÖZGE DÖNMEZ / NAILS ON
VİDEOYUŞA EBRAR DURSUNOĞLU
DİJİTAL İÇERİK DİREKTÖRÜTUĞÇE ORÇUNUS
KURUMSAL İLETİŞİMMUKADDES KAYA
Ne tatlı oldu yollarımızın kesişmesi Kalben. Kulağımda kulaklık, şarkılarını ve seni dinleyerek hazırlıyorum bu röportajın sorularını. Öncelikle insanlar taşıdıkları ismin anlamına bürünürler derler, tam da öyle olduğunu hissediyor musun sen de? Verdiğin tüm kararlar kalbinden gelen sesle veriliyor gibi.
Canım annem Seda’nın bana verdiği bir hediye adım, bir yadigar artık. Çok seviyorum annemin bana olan sevgisini taşımayı ve tatlı bebelere bu ismi koyan ailelerden gelen fotoğrafları, videoları… Kalbim gerçekten de inkar edilemez, gizlenemez, stratejik bir çerçeveye oturtulamaz bir yaşam aşkıyla dolup taşmakta.
Seni tanımaya başladığımız günden bu yana ruhun, hayata olan bakışın, motivasyonun ve ilham kaynakların da hepimize ilham oluyor. Minicik de olsa seni senden dinlemek isteriz.
Bir zamandır kendimle savaşmıyorum. Kendime verdiğim zarar miktarı/yoğunluğu/biçimleri dönüşüyor. Mütevazilikle enayiliği karıştırsam da hala, enayi yerine koyanları tespit edebiliyorum. Beni tehdit edenler, kalbimi kıranlar, yalancılar, riyakarlar durmuyorlar üstümde, dökülüyorlar. Tüm dert ve sorunların sebebi ben değilim. Bile isteye kötülük etmedikçe kötü değilim. Suçlamıyorum kendimi. Konserlerde çok derin bir aşk var ediyoruz hep beraber, o aşkı gündelik hayata taşımakta zorlanıyordum ancak taşıma çabasını bıraktığımdan beri daha sağlam hissediyorum yere basarken. Beğenilmek, onaylanmak, zengin ve seksi olmak, listelerin başını tutmak, telif rekorları kırmak falan umrumda değil. Hiçbir hapishanede değilim şimdi. Mecbur değilim parlamaya, kusursuz olmaya, sessizce uyumlanmaya, yalakalığa… Benzemek zorunda değilim. Öyle davranmak, konuşmak… Özgürlük, zorunda olmamak mı? Mutlaka. Özgür bir kadınım ben. Bedenimle, aklımla, ruhumla… Yaptıklarım ve yapamadıklarımla… Tutarsız yerlerimi kendime tutunabildiğim yerlere çekişimle.. Hiçbir insana, mekana, mesleğe, zümre ve ideolojiye bağımlı olmayışımla.. Zaaflarımla, geçmişimle, yaralarımla uzlaşma yöntemlerimle.. Seviyorum kendimi. Tuhaf ama resmen seviyorum kendimi.
Hep müzik yaptığını ama ses getirme kısmının 10 yıl önceki ‘Sadece’ videosu ile olduğunu biliyoruz. Elinde gitarın, fazla samimiyet içeren videonun bu denli izlenme sebebi neydi sence?
Bunca güzel ve candan insanın beni neden sevdiğini dilerim hiçbir zaman net olarak bilemem çünkü sevgi nedensiz, koşulsuz bir teslimiyet ve adanma eylemi. Şarkıları sevenler sayesinde insanları anlayabildiğimi, uzaydan gelsem de bazı değerler, anlamlar ve arzular söz konusu ise uyumsuz olmadığımı anladım.
Ve akabinde gelen albümler, dinleyiciyi kendisine bağlayan söz ve bestelerin. Nasıl bir ruh halinde yazıyorsun allahaşkına? Her biri alıp götürüyor insanı. Bir albümün tamamlanma hissi nasıl bir duygu? Büyük bir rahatlama mı yoksa yeni başlayan bir yolculuk gibi mi?
Hayatımın tüm evrelerinden ve hallerinden bir sürü çeşitli sahne, ses, insan, durum, hikaye, dedikodu, varsayım, yanılsama, tedavi, arınma, cenaze, tören ve benzeri… her şey tek tek ve beraber, bir olarak ve dağılarak… Kaos ve düzen içinde… Yok olurken var ederek.. Öyle çekici ve eğlenceli, bir yandan karanlık ve dayanılmaz.. Yıkıcı ve inşa edici.. Açıklanabilir bir şey değil taşıdığım hediye.
Albümlerinin yanı sıra single çalışmaların da oldukça ses getiriyor. En son çıkan Grogi ile Hep Sonradan çalışmanız da büyük beğeni topladı. Farklı sanatçılarla bir araya gelerek sağlam işler çıkarabilmek, karar verme aşaması ve hayata geçirme kısmı nasıl bir döngüde ilerliyor? Cem Adrian, Teoman, Hakan Kurtaş, Yeni Türkü derken liste uzuyor…
En son düet çalışmam Grogi ile evet ve sözü müziği bana ait olan Hatırların Gölgesi de 8 Mart hediyemiz olarak dinleyenlerle buluştu. Grogi’yi ve ailesini çok seviyorum. 2011’de yazdığım Recm şarkıma bir yer bulamamıştım ve Grogi sayesinde Hep Sonradan’a evrildik. Zamanda yolculuk etmek gibi şarkı yazmak ve paylaşmak.. Hatıraların Gölgesi de 2017’de başlayan ve 2024’te tamamlanan bir yol. Şimdi konserlerde tek bir ses olup söylemek inanılmaz hoş bir duygu. Bunu açıklamam imkansız. Gelmek, içinde olmak ve katılmak gerek. Bugüne değin Nükhet Duru, Erol Evgin, Pinhani, Mabel Matiz gibi enfes sanatçılarla düetlerim oldu. Yeni Türkü’nün ve Fecri Ebcioğlu’nun en sevdiğim şarkılarını yorumladım. Şanslı hissediyorum. Bir yandan da yeteneklerimin ve özel hücrelerimin böyle eşi benzeri olmayan sanatçılar, gruplar tarafından da fark edilmesi cesaret veriyor bana.
Benim en çok etkilendiğim üçüncü albümün olan Kalp Hanım. Özellikle bu şarkının hikayesindeki başrol sen misin?
Kalp Hanım, kendime “nasılsın?” diye sorduğum ilk anın şarkısı. Kalp Hanım albümündeki tüm şarkılar çok şahsi ve çıplak. Pandemi denen lanet ölüm dönemine denk geliyor bu albümün doğumu. Onca anne ve evlat, sevgili, eş, öğrenci, kadro bekleyen memur bana ne güzel mesajlar, videolar gönderdiler. Tüm acı ve ölüm içinde dost olmanın bir yoluydu bu albüm. Genco Arı’nın ve bizimle albüme emek veren herkesin de yanaklarından öpelim. Bu albümü konserlerde sadece Kasımpatılar ve Kalp Hanım ile temsil edebiliyoruz. Özel Kalp Hanım konserleri yapmak istiyorum. Siz ne dersiniz canlarım? Bana DM’den fikirlerinizi yazın.
Konserlerin; sesin ve sahnedeki enerjin sayesinde hep çok ses getiriyor. Ama en çok da kostümlerin konuşuluyor. Tasarım ve kostüm ekibini tebrik etmek lazım, her detay çok sen, çok Kalben. Son noktayı sen mi koyuyorsun yoksa teslim olmayı sever misin?
Mehmet Emiroğlu, Niyazi Erdoğan, Emre Erdemoğlu, Mehtap Yılmaz, Ece Özalp gibi enfes moda tasarımcıları ile üretme şansım oluyor. Couture olmayan parçaların kürasyonu ise bana ait. Değerli stylist’lerle çalışma, enfes çekimler yapma şansım oldu. Henüz düzenli devam eden bir ilişkim yok modayla ancak bedenimle olan ilişkimi etkilemesine izin vermediğim, daha özgüvenli bir yerdeyim. Bazen 34-38 arasında olmayan vücutlar için tasarlamak, bulmak ve bir araya getirmek de keyifli bir iş, tutku. Vücudunun iri, dağınık, beklenenden kaslı, yağlı, çatlaklı yerlerine de sevgi veren biri olmak istiyorum. Bana bu isteği gerçekleştirmekte yardım edecek insanlara daha çok zaman ayırmak isterim, turneler, yollar, sonra da evde kedilerle dinlenmek ve durmak isteği ve üstüne sosyal anksiyetem bazen engelliyor beni. Modaya, renklere, çocukluğumdan beri bir sürü hatıra, dergi sayfası, fotoğraf, doğa ve insan manzarasından ve elbette Patti Smith, Karen O, Nazan Öncel gibi hayran olduğum kadınların tarzlarından etkilenerek var ettiğim hayatımın kostümlerine bağlıyım. Giyinme odam hem eğlence merkezi hem baş belası. İyi ki moda tasarımcısı, drag queen dostlarım ve müthiş kadınlar var.
Eski Dünyanın Yangını albümün ve İstanbul Caz Festivali ile ortak bir konser verdiniz, adeta Harbiye yıkıldı! Bravo. Yine böyle bir proje gelecek mi?
Harbiye konserimiz o kadar güzel ve eşsizdi ki, tekrarlamadık henüz. Tüm prodüksiyon ve sorumluluk bana aitti ve açıkçası yaşlandıkça anlıyorum ki kendimi kendime sürekli ispat etmek zorunda değilim. Ayrıca bazı deneyimler tekrarlanabilir değiller, biricikler… Bir şarkıyı üst üste söyleyemiyor olmam gibi. Bu aşk bir zorundalık değil, bir özgürleşme. Bu bağlamda, beni ve özgür ruhumu temsil edecek, bizi o güzel yerlerde görünür kılacak birilerine denk gelirsek ne ala.
Hiç durmadığını, yepyeni kapılar açmak için var gücünle çalıştığını biliyoruz. Mart ayında da Paris konserinin prodüktörü Punk Paradise’ta Fransız müzisyenlerle konseriniz oldu. Arkasından farklı şehirlerde de devam ediyor musun? Tarihleriyle birlikte hangi şehirler olduğunu öğrenebilir miyiz? Kim bilir belki önden el sallarız sana.
Size bu satırları Paris’ten yazıyorum. Öyle tuhaf ve güzeldi ki konser. Kablolar, pedallar, gitarlar ihanet etse de insanların bana ve şarkılarıma olan sevgileri pırıl pırıl ve mükemmeldi. Aksayan her şeyin karşısına dikilen ve her solmuş çiçeği açtıran bir sevgi var aramızda. Çok mutlu ve şanslı hissediyorum. Buradan Amsterdam’a, Gent’e, Köln’e, Frankfurt’a ve Berlin’e gideceğim. Sevgili okurlarımız bizi okurken ben İstanbul, Antalya, Muğla, Kuşadası konserlerine yolda olacağım.
Yine Mart’ta yayınladığın, özellikle Kadınlar Günü’ne denk getirdiğin Hatıraların Gölgesi eserini konuşmak istiyorum. Sözü ve müziği sana, düzenlemesi ise Genco Arı’ya ait. Nasıl gidiyor geri dönüşleri?
8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde Erişilebilir Her Şey ile Türkiye’nin ilk “engellenmeyen” konserini gerçekleştirdik ve şarkıyı salonu dolduran, biletleri günler önceden bitiren o enfes tipler tek bir ağızdan söylüyordu. Ağladım.. Ne yapabilirim ki? Tüm o hisler kalbime dolarken ağladım. Hepimizin eşit olduğu, birlikte müzik dinlerken birbirimizden ayrılmadığımız bir konser yaşadık ve her dilde, her sessizlikte anlaştık. Müzik bence hepimizin ortak dili. Bu bağlamda, Hatıraların Gölgesi hayatımda çoktan unutulmaz yerini aldı.
Yine Mart’ta İlk ‘Engellenmeden’ müzik keyfinin yaşanabildiği konserini Babylon’da verdin. Ne demek bu, biraz açabilir misin?
İnsanı insandan ayıran, birimizi diğerimizden daha özel, kabul edilebilir, kolay, uyumlu vs kılan tüm yoz fikir ve kanunların karşısındayım. Doğum ya da sonrasında insan bedenini düzenleyen ve tanımlayan hiçbir gerçekliğin yaşama dair mutluluğumuzu ve adaptasyonumuzu etkilemesini istemiyorum. Erişilebilir Her Şey ailemiz bana ayrımsız, ayrımcılıksız ve engellenemez bir insan topluluğu olabileceğimizi öğretiyor. Bilmiyorsanız sorun. Kimseye merhamet yahut acıma gibi hislerle yaklaşmak zorunda değilsiniz, öğrenin, anlamaya çalışın ve insanların gerçeklerini tuhaflaştırmayın. Zaten bu alem, en sıradan-olağan tipler için bile imkansız olabiliyor. Birbirimizin imkansızlıklarını olanağa ve eşitliğe çevirmek için çabalamamız gerek bana göre. O görmüyorsa ben onu görmeyeyim mi? Aksine, birlikte ne hissedebileceğimizi, var edebileceğimizi anlamak -benim bir insan olarak görevim. Sevgili EHŞ kurucuları Seben, Serim ve Hale’ye, işaret dili tercümanlarımıza, şarkılarımı ve şakalarımı altyazı olarak kaleme alan ellere şükran ve sevgimle.
Yaz ayları için yepyeni projelerin peşinde olduğunu duyduk. Hiç de şaşırmadık tabii 🙂 Çalışkan arı, bilge çocuk kadın Kalben, neler planlıyor?
Ne tatlısınız, teşekkür ederim bu ünvanlar için. Aşkla doğurduğum şarkılarımı paylaşmaya devam edeceğim. Bilmiyor İçim’de harikalar yaratan Umut Çetin ile Dağlarına şarkımız var yaz sıcağında içimizde esecek.. Sonra bir sürü şarkı daha gelecek.. Bir müzikal, çocuk kitapları serisi, roman ve sinema filmi de 10 senelik hayallerim içinde.
Peki ya kitapların? Bir de yazarsın yani… Sen hiç durmuyor musun?
Eski Dünyanın Yangını Ocak 2022’de geldi ve ben o Ocak’ta hem öksüz hem yetim oldum. Baba da gidince yazmayı bıraktım. Kendimi de bıraktım bir süre. Hep ışıldayan, kusursuz ve parlak bir cilt olamam ben. İstemem bunu. Biri öldüğünde yas tutmak isterim. Hastalandığımda bundan utanmadan iyileşebilmek… Kusurlarımı inkâr etmek yerine paylaşmak ve beraber öğrenmek, gelişmek isterim. Sürekli üretmek zorunda da hissetmiyorum artık. Neyi ispat ediyoruz bu ölümlü dünyada? Hangi parayla satın alınır dostlarla kurulan bir sofranın kahkahaları? Duruyorum ben de ancak dururken bile not alıyorum. Öyle güzel anlar var ki, bir cenazede bile kahkaha attıran.. Unutmak istemiyorum bu enfes hayatı. Yazmak zorundayım ancak sürekli yazmıyorum bu aralar.
Yıllardır tanıdığımız Kalben hep bazı başlıklar üzerine var gücünle çalışıyor, durmuyor ve bu yüzden de başarıyor. Toplumsal cinsiyet ve eğitimdeki fırsat eşitliği, yeşil alanların korunması, şiddetsizlik üzerine çabaların hiç durmuyor. Herkesin hiçbir engel olmadan kültür&sanat aktivitelerine erişebilme alanlarının var edilmesi de hassasiyetle üzerinde durduğun başlıklardan. Bu konuda sana ve ekibine nasıl yardımcı olabiliriz?
Etki alanlarınızda sosyal girişimlerden, derneklerden, sivil toplum kuruluşlarından, insan ve hayvan haklarından, adaletsiz durumlara dair revizyon planlarından bahsetmeniz, bazı acı gerçeklerin altını caymadan çizmeniz ve hiçbir şey kazandırmayanları bırakıp gerçek insani değerler kazandıranları desteklemeniz bence şahane bir şey zaten!
Uzun yıllardır koşturduğun başlıklar gitgide artıyor sanki. Tüm bunlarla ilgilenirken hiçbir şey yapmak istemediğin oluyor mu hiç? Veya tam da bu noktada hevesini hiçbir zaman kırmayacak, ismini ve sanatını daha da ileriye taşıyacak profesyonel bir destek almayı düşünüyor musun?
Bana ve üretimlerime katkısı olacağına inananlar beri gelsin, seve seve buluşur, muhabbet eder ve dinlerim. Heveslerim, coşkularım, motivasyonlarım kırılmaz olur mu? Hem de nasıl kırılıyorum. Günlerce evden çıkamıyorum. Kedilerime sarılıp mahvolmuş vaziyette göğe bakıyorum. Dağılıyorum ben. Kendimi topluyorum sonra sevdiklerimin kalplerini dinleyerek. Çocukların, kadınların yaşamlarına değer veren, vatandaşlarını renk/dil/inanç/kimlik/cinsiyet/eğitim seviyesi gibi kategoriler içine hapsetmeyen, kedisine de zeytin ağacına da Salda’sına da Akbelen’ine 6 Şubat’ına değer veren bir ülkede yaşamak istiyorum. Ses etmek, yazmak, bahsetmek, vurgulamak çok değerli. Ben ne yapabilirim, ne işe yararım ki? diye düşünmeyin lütfen, güzel seslerinizi yükseltin..
Son olarak bir gün herkesin mutlaka seni tanıyıp, müziğine aşık olacağını biliyor muydun?
Yahu bu ne tatlı bir laf. Gülümsedim. Ben herkesin her gün gösterdiği çabaya, paylaştığı sevgiye, adadığı emeğe hayranım asıl. Sevgimi alın, kalbinize koyun. Kalplerimiz bir atsın.