in ,

Hande Gündoğar & Nadas Kazdağları Genel Müdürü

Amerika’da turizm ve restoran işletmeciliği yaparken, yolu Kazdağlarına düştü ve harika bir dünyanın kapılarını hepimiz için araladı. Vizyonu, duruşu, sektöre getirdiği dokunuşları, zarafeti ve güzelliğiyle dokunduğu her şeyi  güzelleştiren bir kadın. Sabır, nezaket, çalışkanlık, yaratma gücü gibi bir kadında olması gereken sıfatları üzerinde başarıyla taşıması ve  samimiyeti ile örnek alınacak bir kadın figürü.

Mesleğinizin üzerine yoğunlaşmadan önce Kadınlar Günü özelinde sormak istediğimiz bazı sorular var. Ülkemizde kadın olmak size ne ifade ediyor?

Kadın olmayı, ülke gözetmeksizin tabii ki çok seviyorum. Küçük yaşlardan itibaren 

kız çocuğu olmaktan gurur duymuşumdur. Öncelikle, insan olmayı becerebilmemiz gerektiğini de belirtmek isterim. Hayata bakış açımızla, duruşumuzla, önce kendimize duyduğumuz sevgi ve saygı ile, sonra da dokunduğumuz tüm insanlara, çevreye ve doğaya verdiğimiz değer ile yaşam içindeki farkındalığımızı arttırarak, örnek insan olarak yaşamamız gerektiğine inanıyorum. Kadınlar olarak iç sesimizin kuvvetinin ve doğurganlığımızdan gelen yaratıcı gücümüzün toplumların gelişiminde büyük rolü olduğuna inanıyorum. Sonuçta erkekleri yetiştirenler de anneler olduğundan dolayı bu büyük sorumluluğun bilinci ile hareket etmemiz halinde toplumun gelişmesi açısından ne kadar önemli olduğunu da vurgulamak istiyorum.

Her ne kadar ülkemizde eğitimden aile içindeki duruşa, siyasetten dine kadar uzanan kadın üzerinde yapılan bir toplum baskı oluşumu var olsa da, Türk kadının eski tarihlerden beri var olan içindeki güce inanarak ve kendilerine güvenerek, toplum içindeki hak ettikleri saygıyı biraz iyimser bakış açısı ile tekrar ve tekrar kazanabileceklerini düşünüyorum.

Peki kadın olmanın verdiği his, yaşam enerjinize ve yaşama şeklinize yansıyor mu sizce?

Kadın olmanın verdiği enerji kesinlikle yasam enerjime ve yaşam şeklime yansıyor. Sabır, nezaket, sebat, çalışkanlık ve çoklu görev özelliklerini en başta sayabilirim. Ayrıca, kadınların kendine özgü olan annelik içgüdüsü ile koruma ve kollama kabiliyeti, pratik ve esnek hareket kabiliyeti ve yaratım gücünün kuvveti ile yaşamda hem yumuşak olup, hem de gerektiğinde güçlü durabildiğine inanıyorum.

Tam olarak yaptığınız meslek nedir? Bir kadın girişimci olarak ne tarz zorluklarla karşılaşıyorsunuz? 

Şu anda Nadas Kazdağları Butik Otelinin Genel Müdürüyüm. Tesadüfen yakın bir arkadaşımı ziyaret amacı ile geldiğim Yeşilyurt Köyünden ve Kuzey Ege’nin enerjisinden çok etkilendim. 

Uzun süredir yurt dışında bulunduğumdan dolayı büyük bir özlemle ve heyecan ile köye taşındım. Otelimiz hala inşaat aşamasında olduğundan ötürü, otelimizin sahibi ve yatırımcımız olan Süleyman Uysal ile ortak çalışmalarımız sayesinde ilk ekibimizi de oluşturarak, yemeğinden müziğine, dekorasyonundan, misafir memnuniyetine kadar Nadas  Kazdağları markasının oluşumunda ilk başından itibaren yerimi alarak, yaratıcılığımı kullanma şansını yakaladığım için çok memnunum. Öncesinde de yurtdışında uzun süre kendi restoranımı işleten bir kadın yönetici olmama rağmen, Türkiye’de, ve de küçük bir yerleşim bölgesine taşındığımdaki ilk zorlukları yok sayamam. Lakin iyi niyet ile çok çalışarak, karşılıklı güven inşa ederek ve işime duyduğum hassasiyet, saygı ve sevgi ile önyargıları kırarak bu zorlukları inşaatından otelin açılış ve işletilmesine kadar geçen süreçte hep beraber başarıyla aştığımızı düşünüyorum. 

Aynı mesleği yapan erkeklere göre sizin kadın olarak farklı açıdan bakabildiğinizi düşündüğünüz kısımlar neler?

 Özellikle benim içinde olduğum servis sektöründeki bir kadının evet. Farkın detaylarda gizli olduğundan, iletişim konusundaki yumuşak ve kibar tavırdan, dekorasyon ve sunumlardaki sade ama şık dokunuşlardan ve gönülden bağ kurabilme yeteneği ile de bu farki yarattığını düşünüyorum. 

Dünya çapında kutlanan kadınlar gününün ülkemizde de yeterli ilgiyi gördüğünü, önemsendiğini düşünüyor musunuz? 

Kadınlar Günü’nün ülkemizde belli bir kesim haricinde önemsendiğini maalesef düşünmüyorum. Toplumları ileri seviyelere ulaştırabilmek için tüm kadınlarımızın ilkokul eğitiminden başlayarak, aile içindeki konumuna, sonra da sosyal ve iş çerçevesinin her alanında daha çok söz hakkı alarak eşit şartlarda çalışması gerektiğini düşünüyorum. Aynı şekilde ev işlerinin de ev halkının tüm bireyleri arasında yeteneğine göre paylaşılması gerektiğini. Toplumun her kesiminde kendine güvenen ve ışık saçan evlatlar yetiştirilmesi ve gelecek nesillerin parlaması; önce kişinin kendisine saygısı ve sevgisi, sonrasında da eşine olan sevgi ve saygısı ile olacaktır.

Eski zamanlara göre şimdiki nesilde kadınların istedikleri meslekleri yapabilme özgürlüğünün olduğunu düşünüyor musunuz?

Eski Türk toplumlarında kadının ailedeki yeri çok daha kutsal iken ve toplum içinde de daha çok değer gördüğü gerçektir. Birçok Türk kavimlerinde kadının önemi arz edilip, Cumhuriyet döneminden sonra da Türk kadının gördüğü değer ve kazandığı haklar aşikardır. Şimdi ise değer yargıları sadece kadınlar için değil, tüm toplumumuz için bir tehdit oluşturmaktadır. Artı olarak kadınlarımızın ev geçimine bulundukları katkıları onların sorumluluklarını arttırmıştır. 

Ayrıca bazı kesimlerde sosyal çevre ve din baskisi ise kadınlarımızın maalesef şiddet görmesine kadar ulaşmışken, bir diğer bakış açısıyla da bu tepkiye aykırı başa şekilde tepki veren kadın görüşleri  de ülkede iki uç nokta oluşturmuştur. Eninde sonunda kendimize verdiğimiz değer, kadın da olsak erkek de kendi değerimizi bilmemiz ile gerçekleşecektir. 

‘Beni ben yapan başlıca özelliklerim’ diyebileceğiniz 3 başlık nedir?

Beni ben yapan özelliklerim; her konuyu her yönden ele alarak, sakince ve yavaşça bir karar almam ve hepsinden pozitif bir sonuç çıkarmam. Bu da sürekli güler yüzlü olmamı sağlıyor. Sabırlı ve çalışkan olmam. Sonuncusu da samimiyet. 

What do you think?

Written by bestylemagazine

Elif Karakışla & Melissima CEO

Müge Uz & Amare Global Kıdemli Pazarlama Direktörü