in

Yeni Nesil Oyuncuların Temsilcilerinden Göksel Kayahan ile Bir Araya Geldik!

Genç, yakışıklı ve çok yetenekli yeni nesil oyuncuların temsilcilerinden biri Göksel Kayahan. Hem kendisini hem de oyunculuğunu durmadan büyüterek yoluna devam eden yakışıklı oyuncu işini çok seviyor ve aşkla yapıyor. İki sezondur Kan Çiçekleri adlı projede yer alan Göksel; samimiyeti, kibarlığı, iş disiplini ve olgunluğuyla da herkesin beğenisini kazanan bir oyuncu. Yolu uzun, önü çok açık ve bu sektörde hep var olacak yetenekli genç bir adam. 

Şu an hangi proje ile karşımızdasın Göksel?

2 sezondur Kanal 7 ‘de Kan Çiçekleri adlı projede “Cihan” karakterini canlandırıyorum.

Nasıl oyuncu oldun peki? Hep aklında var mıydı?

Çocuk yaşlardan beri televizyona çok ilgim vardı. Dikkatli bir izleyiciydim ve o dönemler çok iyi işler vardı televizyonda. Avrupa Yakası, Hayat Bilgisi, Haziran Gecesi, Bir İstanbul Masalı vs vs gibi. Ailecek toplanıp dizi izlenirdi. Ve bu ilgi benim çok hoşuma giderdi. Ayrıca taklit yapmayı çok severdim. Bu dönemler yavaş yavaş ilerlerken bende nasıl oraya çıkabilirim artık diye düşünmeye başladım, bu durumu ailemle paylaştım. Abim yardımcı oldu, bir ajansa kayıt ettirdi beni, ilk TV işimde o ajanstan gelmişti 12-13 yaşlarındaydım. Sevgili Osman Sınav ilk yönetmenimdir. Sonrasında bir sürü görüşmeler, reklamlar, eğitimler derken mesleğim haline dönüştü.

Oyuncu olmasaydın ne olurdun?

Yaklaşık 10 senedir oyunculukla birlikte modellikte yapıyordum, şimdi iş yoğunluğundan dolayı modelliğe ara vermek durumunda kaldım. Oyunculuk yapmasaydım yurt dışında modellik yapmaya devam edip, daha sonra bu alanda bir akademi ve ajans açardım. Belki halen gelecekte gerçekleştirebilirim, yaşayıp göreceğiz. Çok yetenekli genç arkadaşlarımız var. Bu şekilde onlara da destek olmak istiyorum.

Sinema mı tiyatro mu?

Oynamaksa tiyatro, izlemekse sinema demek istiyorum. Tiyatro sizi seyirciyle canlı canlı buluşturan bir sanat olduğu için, oyuncu gözünden baktığımda daha heyecanlı daha gerçek geliyor. İzlemesi de pek tabi çok keyifli ama iyi senaryoya, iyi bir teknik ekibe ve güce sahip sinema filmlerini izlemekte bambaşka bir keyif, bilemedim, ayıramadım.

En çok oynamak istediğin rol?

Her rolün, her karakterin farklı dinamikleri, farklı özellikleri var. Açıkçası oynayacağım rollerde çeşitlilik olsun isterim genel anlamda. Tekrar tekrar aynı tiplemeleri oynamaktan hoşlanmıyorum ve bunun oyuncuya zarar verdiğini, kreatif vizyonunu daralttığını düşünüyorum. Ancak bir asker evladı olarak, askeri bir projede yer almayı çok istiyorum.

Kendini en huzurlu hissettiğin anlarda, genellikle nerede olursun?

Tabi ki ailemin yanında olduğum, sevdiklerime sarılabildiğim anlardır en huzurlu anlarım.

Aşkın seni en dibe çöktürdüğü andaki kendine ne söylemek isterdin?

Ben aşkın, aşık olmanın, dünyadaki en güzel ruh hallerinden biri olduğunu düşünüyorum. O yüzden sakin ol ve tadını çıkar derdim. Her duygunun insanlar için olduğunu ve yaşanan her şeyin bir sebebi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca zamanla her şey iyileşir, biz işimize bakalım.

Hayatının en çılgın yaşı hangisiydi? Ne çılgınlıklar yapmıştın?

20 li yaşların başından 25’e kadar olan 5 sene sanırım. Profesyonel modellik yaptığım zamanlar, çokça parti, uykusuz günler, farklı ülkeler, çok gezmeler, aşkın peşinden kıtalar değiştirmeler, neler neler…

Gerçek başarı; hırsın mı, yoksa şansın mı bir ürünüdür? Sen ne kadar hırslısın?

Bence gerçek başarı her şeyden önce inanç ve odaklanmanın, konsantrasyonun ürünüdür. Tabi bunlara çok çalışmak ve irade eklenmeli. Şansa inanmıyorum, kader vardır, çekim enerjisi vardır. İşte tam bu noktada, yaptığınız çalışmalar, inanç enerjiniz ve niyetiniz sizi başarıya götüren önemli unsurlar oluyor. Hırs tabiİ ki olmalı ama dengeli olmalı, fazla hırsa her zaman karşıyım, hata yaptırabilir diye düşünüyorum.

Bugüne kadar en keyif aldığın konser hangisiydi?

2020 yılında Los Angeles’ta Snopp Dog konserine gitmiştim, şimdilik favorim o.

Bir klişe olarak, 5 yıl sonra kendini nerede görüyorsun?

Hedefim; her dönemde sektörde aranan bir oyuncu olmak, akışı yakalayabilen, değişkenlik ve adaptasyon sağlayabilen bir oyuncu olabilmek. Başaracağıma inanıyorum.

İstediğin bir çağda yaşama şansın olsaydı, bu hangi çağ olurdu?

Çağımızdan memnunum, ama dönem olarak çocukluk dönemlerimi özlüyorum. Daha samimi daha sıcak bir ortam vardı sanki.

Televizyon mu, YouTube mi?

Gelişen teknolojiye ve dönemlere her meslek grubunun uyum göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu uyumu sağlamadığınızda maalesef unutulmaya başlıyorsunuz. Artık her şey çok hızlı tüketilir hale geldi. Bu hıza uyum sağlamak gerekli. Eğer YouTube TV nin modern bir versiyonu ise Youtube diyorum.

Ne eğitimleri aldın? Konservatuar mı başka bir bölüm mü?

Okan Üniversitesi Spor Yönetimi bölümünü 100% burslu olarak okudum ve bitirdim. Konservatuar mezunu değilim. Ancak birçok özel oyunculuk eğitimi aldım, kamplara ve workshoplara katıldım.

Sporla aran nasıldır? En sevdiğin spor hangisi mesela?

Tartışmasız futbol. Futbolcu olmak en büyük hayalimdi. Olamayacağımı anlayınca tenise döndüm, uzun yıllar oynadım hala da çok severim. Ve kışların vazgeçilmezi kayak. 4 yaşından beri kayak yapıyorum, çok severim.

Şu an nerede olmak isterdin?

Seyahat etmeyi çok severim, ailecek çok severiz, mesela babam 164 ülke gezdi. Bu sebeple ben de çok gezdim. Eskiden ‘ah şimdi şurada olsaydım hayalleri kurardım’ ama zamanla olduğum yerin tadını çıkarmaya başladım. O yüzden şu an bu cevapları yazdığım yerde olmak isterdim, sette.

Ezber mi, sufle mi?

Kesinlikle ezber. Ezbersiz oyunculuk diye bir durum bence söz konusu olamaz. Bu arada insanların oyunculuk yaptığımı duyunca ilk sordukları soru “yaa o kadar ezberi yapmak zor değil mi? ” oluyor. Aslında bu işin en basit kısmı bence ezber kısmı. Asıl zor olan duyguları yansıtabilmek. Ama ezbersiz duyguya girmek mümkün değil diye düşünüyorum.

Aşk mı para mı?

Aşk tabii ki. Paraya hiç bir zaman çok değer vermedim. Para kazanılır, kaybedilir. Kalbin, niyetin iyi ise, yaptığın iş her ne olursa olsun samimiysen, para sana gelecektir diye inanırım. Öyle de oldu hep. Aşk ise her zaman gelmez, bulduğunda da değerini iyi bilmek gerekir, kaybedince de geri kazanması kolay değil diye düşünüyorum. Bu saygı ve sevgi içinde geçerli bence.

En beğendiğin oyuncu kim?

Çok var! Yabancılarda; Robert De Niro, Tom Hanks, Tom Cruise, Will Smith, Jack Nicholson, Brad Pitt, Jason Statham… Kadın olarak Cate Blanchett, Nicole Kidman, Emilia Clarke. Türklerde; Haluk Bilginer, Rıza Kocaoğlu, Ercan Kesal, Nejat İşler, Aras Bulut İynemli. Kadınlarda; Yeşim Ceren Bozoğlu, Merve Dizdar, Ezgi Mola, Melisa Doğu.

Senin motton nedir?

Klişe olacak ama, “Anda kal”. Anı yaşa, gerektiği kadar çalış ve samimi ol.

Röportaj: Mukaddes Kaya

What do you think?

Written by bestylemagazine

Toksik İlişki Dosyası

Yaklaşan Popüler Festivaller Ve Sanat Fuarları