in ,

#ThrowBack Tasarım Hikayeleri & Sudi Etuz Marka Kurucusu Şansım Adalı

Tasarımlarıyla harikalar yaratan, ismini sıkça duyduğumuz, her geçen gün başarılarını katlayan bir isim ile beraberiz, Şansım Adalı. Sudi Etuz markasını hayatımıza dahil eden isim. Durmadan üreten, yeniliklere maksimum seviyede açık olan ve tasarımlarıyla fark yaratmayı başaran bir kadın. Biz bu röportajı yaparken aynı zamanda İstanbul Fashion Week için son koşturmaların da peşinden gidiyor. Böyle isimler var oldukça yaşasın tasarım dünyası diye haykırmak geliyor içimizden!

Bir tasarımcıyla tasarımları üzerine konuşmak ne büyük keyif. Nasıl geçti yeni sezon hazırlıkları?

Ah teşekkür ederim. En yoğun geçen koleksiyon sürecimizdi diyebilirim. 60 parçalık koleksiyonumuzda, 2D ve 3D tasarım, kumaş seçim ve tedarik süreci, aksesuar tasarımı ve iş birliği gibi önemli süreçler hem Covid’in yeni varyantları hem de malum ekonomik sebeplerden ötürü biraz gecikmeli, fazlasıyla yoğun bir süreçten geçirdi bizi. Ancak ortaya çıkan koleksiyon tüm emeklere değdi, tasarımın da en güzel yanı bu değil mi zaten.

Neler bekliyor markada bizi bu sezon?

Şu ana kadar çalıştığımız tasarımların en rafine, en yüksek halleri, su altının ışıltısı, denizin gece renkleri ve sahilde gün batımları diyebilirim. Bolca payet, minimal ve mikro parçalar, origamik tüller, el işçiliği kristal aksesuarlar, süper mini etekler. Gelecek kış çok yalın ama fazlasıyla iddialı olacak.

Bir tasarımcının ilham aldığı noktalar genelde merak edilir. Seninkiler neler?

Bu sezon, DALYAN koleksiyonumu babama ithaf ederken markam SUDI ETUZ’un ilk kelimesi olan “SUDI’yi” de açıklamak istedim. 19. yüzyılın sonunda Suriye’den Adana’ya göç eden aileme verilen Sudi soyadıyla başlayan hikaye, atalarımın Dalyan’da bir balık çiftliği kurmasıyla devam ediyor. Adana’nın muhteşem lagünlerine yerleşerek, nesilden nesle üretimlerine devam ettiğimiz balık çiftliğinde büyüdüm. Oradaki çocukluk hayallerim, denizle birlikte gelen su altı düşlerim ve büyüdüğüm doğanın tarihi mirası olarak korunan yapısını yansıtmak istedim.

Yepyeni bir koleksiyon öncesi markanın kimliğine uygun hikayeyi kafanda oturtma sürecin nasıl ilerliyor? Sence de enerji koyularak yapılan her şeyin bir alıcısı var mı?

Aslında çok uzun zaman önceden zihnimde alt metin ve plan belli oluyor. Bu kararı verirken de ailem, geçmişim ve köklerim beni çok yönlendiriyor. Dünyanın her yanına dağılmış büyük bir aileyiz, ilhamlar ve hikayeler sonsuz… Aynı zamanda lokali dünyaya tanıtmak da hikaye seçimini yönlendiren bir durum. Artık hikayeniz kadar onu nasıl görüntülediğiniz önemli. Dolayısıyla prodüksiyon kurgusunun da hikaye kadar çalışılmış olması gerek. Çiçek Pasajı, Unkapanı, Şark Han, Adana ve Dalyan ve Kırım Kilisesi… Hikaye, prodüksiyon, mekan seçimi hepsi bir zincir artık. Bu zinciri doğru tamamlayan tasarımların bir alıcısı oluyor. Zincir eksikse başarı ya kısa süreli ya anlık ya da çok zorlayarak kendini gösteriyor.

Moda dünyası ile trendler büyük bir zincir aslında ve her bir marka bu zincire bağlı. Tasarımcılar olarak sizler de sürekli üreterek bu zincire hayat veriyorsunuz. Her geçen gün dijitalleşmeye başlayan bu dünya için bir gün bu zincire hayat verememek gibi korkuların var mı?

Hayatı ve iş yaşamını sürekli gözlemleyen ve üreten bir gözle yaşadığınızda sektöre ve tasarımlara hayat verememek gibi bir korku hiçbir zaman olmuyor açıkçası. Her iş farklı disiplinlerle beslenen, ayrı ekiplerle akıllıca yönetilen bir hal aldı. Özellikle pandemiden sonra. Dolayısıyla yenilikleri her gün takip etmek yerine, yeniliklerle yaşama ilkesini oturttuğunuzda ne dijitalden ne fizikselden eksik kalıyorsunuz. Her şey kendiliğinden geliyor, öğreniyorsunuz. 100% dijitale dönüşümümüz yaklaşık 3 sezondur sürüyor. Artık koleksiyonları dijital insanlar üzerinde tasarlayıp, yapay zekamızla konuşturuyor, yakında gelecek mobil uygulamamızda da tüm dünyaya sunabileceğiz. 

Sezon çekimleri nasıl geçti peki? Ürünlerin çekim hikayeleri de çok heyecan verici olmalı.

Evet, koleksiyonun çekim prodüksiyonu zincirin en önemli halkalarından biri. Bu sezon harika bir işe imza attık. Süper tatlı model Mao Xiaoxing ile Emre Ünal fotoğrafları, Berkay Karakaya videolarını Oğuz Erel stylingi ile buluşturduk ve ortaya çok beğendiğimiz bir iş çıktı.

Hayallerin neler? Kendini ileride nerede ve nasıl bir konumda görüyorsun?

Kendi iş ve aile alanımda önce çevremdekilere yardımcı olmak en önemli uğraşım. Ardından ekibimle birlikte operasyonu minimal ama etkisi büyük çalışmalara imza atmak için çok çalışıyoruz. Teknoloji ile yakından ilgiliyim, Sudi Etuz Digitals ürünlerinin başarılarına çok yakında tanıklık edeceğiz. Dolayısıyla gelecekte tekstil ve teknolojinin hibrit modelini bir araya getiren, önce kendi çevresine, ardından dünyaya çok çok faydalı çalışmalar yapan bir hayat modelim var.

Dünya çapında çok rastladığımız tasarımcılarla marka iş birlikleri hakkında ne düşünüyorsun? Böyle birleşmeleri moda dünyası için güçlü buluyor musun?

Kesinlikle evet. Artık çokseslilik ve hızlı erişim dönemi. İş ve güç birliği alan ne olursa olsun iki markayı ciddi anlamda besleyen bir çalışma. Şu ana kadar gerçekleştirdiğimiz sayısız iş birliğimizde; endüstri ürünleri tasarımından tekstile, üniforma üretiminden nano-teknolojik iplik dokumaya kadar o kadar çok şey öğrendik ki, bundan sonraki tüm çalışmalara çok açığız. Bilgi şu an dokunarak öğreniliyor, tecrübe ise bir araya gelerek.

Son olarak vakit kaldıkça kendine özel tasarımlar yapar mısın?

Ailem ve işime ayırdığım tasarım süresinden arta kalan vakitte kendimle genelde okumalar yaparak bir araya geliyorum. Fiziksel bir ürün tasarlamak yerine proje geliştirmek ya da teknolojik yatırımların deneyim tasarımlarını incelemek çok keyif veriyor.

SPOT : Yenilikleri her gün takip etmek yerine, yeniliklerle yaşama ilkesini oturttuğunuzda ne dijitalden ne fizikselden eksik kalıyorsunuz. Her şey kendiliğinden geliyor, öğreniyorsunuz.

What do you think?

Ünlü Moda Tasarımcısı Philipp Plein Yüz Şeklinize Uygun Güneş Gözlüğü Modelleri Öneriyor

#ThrowBack Tasarım Hikayeleri & Academia Baş Tasarımcısı Neslihan Gezent