in

SULTAN SAROHAN

Çok genç ama başarılarına yenilerini eklemek için var gücüyle çalışan bir isim Sultan Sarohan. Yer aldığın projelerin hakkını veren, durmadan yenilenmeye meraklı ve boş durmayı sevmeyen bir karaktere sahip. Hırslı ama hırslarını tutkularıyla dengelemeyi öğrenmiş. Bakalım bundan sonra hangi güzel projelerde göreceğiz Sultan Sarohan’ı?

Röportaj Tuğçe Orçunus

Oyunculuğa nasıl adım attın Sultan ve en çok hangi karar seni bu mesleğe yöneltti?

Oyunculuğa başlamak yürümek ve hedeflediğin yere varmak çok zor bir süreç. Yedi katmanlı bir derinlik gibi. Çok çalışmak ve sürekli yenilenip denemen gerekiyor. Stund aksiyon koordinatör asistanlığı yaparken okuduğum halde part time çalışırdım, ekip arkadaşlarım fikir olarak epey teşvik edici çaba gösterdiler o dönemlerde. Zeki ve güvendiğim insanların fikirlerine çok önem veririm. O zamanlar 19 yaşındaydım her motivasyondan pozitif etkilenip hemen aksiyon alırdım. İlk katmana adım atıp tadını sevince yaptığın mesleğin, devamı tutkuyla isteyerek geliyor.

Yaz nasıl geçti peki? Şimdilerde neyin hazırlığındasın? 

Yazın ailemle hasret giderdim. İstanbul’a dönünce benim için özel olan ve sevdiklerimle keyifli vakitler geçirdik. Yeni bir proje hazırlığı ve aşamasında olduğum için şehir dışına ya da tatile gitmiyorum.

Oyunculuğa dair aldığın eğitimler neler?

Çok şey öğrenmem gerekirdi bu serüvende hiç boş durmadım. Gözlemine ve duygularına, tecrübelerine güvendiğim belli isimlerden drama, diksiyon, şan, aksiyon, tarihi savaş dövüş sanatları, teknik ve klasik olarak kamera önü dersleri aldım.

Klişedir ama hep merak edilir, oyuncu olmasaydın ne olmak isterdin?

Oyuncu olmasaydım doktor olmak isterdim, Jinekoloji Uzmanı olurdum diye düşünüyorum. En azından alternatif tıp merakım ve derin araştırmalarım hiç bitmeyecek gibi görünüyor.

Genelde uzun set saatlerinden dolayı oyuncular off günlerinde kendilerine sakin bir gün geçirmeyi hedef koyarlar. Sen genellikle nerede olmayı tercih edersin?    

Boş set zamanlarında vakit geçirmekten keyif aldığım arkadaşlarımla hangi şehirdeysek orada aktivite yapacak şeyler bulurum. Ekip ruhunu ve öncülük yapmayı eğlence konularında seviyorum.

Bayramlık, Sokağın Çocukları, Kara Ağaç Destanı yer aldığın projelerden. Her biri bambaşka şeyler öğretmiştir eminim ama en çok hangi rolünün etkileri sende daha kalıcı ve öğretici oldu?

Hayatımın en farklı ve öğretici deneyimi hollywood sinemasında Reaper filmi dönemi. Hollywood’un en tanınan yapımcılarından ‘’Patrick Peach’’in filminde istihbarat uzmanı olan Zeynep karakterini canlandırmak benim için aşırı heyecan verici, çekimler hala Los Angeles’ da devam ediyor. Favorim tabiki de, Reaper !!! Çünkü bu rol için aylarca gerçek silahlarla büyük namlulu silahlar kullanmayı öğrendim. Hayatımda bir ilkti.

Ünlü Hollywood yapımcısı Patrick Peach ile nasıl çalışmaya başladın? Bu film nerede yayınlanacak?

Yönettiği The Cure filmi ile dünyaca kendinden bahsettirmiş ve Hollywood’un birçok büyük fragmanlarının editörü ile projeye hayat veren Ahmet Atalay’ın aksiyondaki yeteneğime güvenip beni seçmesiyle ve yapımcımız Patrick’in de benim yeteneğimi beğenip onaylamasıyla hayatımın büyük bir değişim evresine girdim. Çünkü yapımcımız globalde bilinen en son Mel Gibson ve Mark Wahlberg’in oynadığı Father Stu’nun yapımcısı. Gerard Butler’in yer aldığı Den of Thieves ve Kevin Costner’ın oynadığı 3 Days To Kill’in de yürütücü yapımcısı. Ahmet Atalay ise Türkiye’ye aksiyonu hollywood kalitesinde getiren bir isim. Ve şimdi de projemizi Amerika ve uluslararası pazarında yapıyorlar. Sanıyorum ki hollywood sinemasında yer alan ülkemizdeki 15.oyuncu ben olacağım. Aşırı heyecanlıyım! 2025 gelsin bir an önce!


Gerçek başarı; hırsın mı, yoksa şansın mı bir ürünüdür sence? Sen ne kadar hırslısındır?

Gerçek başarı, şansı sesli konuşarak istemektir. Karamsar ve dramatik olursan baştan kaybedersin. Aynı anda da hırs bir tutku olarak kullanıldığı zaman sana istediğin şey gelir. Ben hırsımı tutku ile dengeliyorum. Tutkum biterse hırsımda biter.

Dijital projeler aldı başını gidiyor, adeta takip ederken bile yetişemiyoruz. Sen de dijital iş birliklerinde markaların ilgisini çeken bir isimsin. Yeni sezonda yepyeni sürprizlerin olacak mı?

Dijitalde zaten uluslararası bir platformda (film.net) İran yapım olan Türk Kahvesi dizisinde Gülay karakterini İngilizce olarak oynadım. İstanbul’da ve 16 bölümlük bir serüvendi. Dijital projelerimin devamını Türkiye pazarında yapacağız, elbette doğru zamanda doğru karakter ile.


Çok gençsin daha ama yinede izlediğinde içinde kalan bir karakter oldu mu hiç?

İçimde kalan bir proje var elbette, hikayesini özümsediğim Kara Ağaç Destanı dizisinde Dilo’nun tüm yönlerini ve daha çok yaşayabileceği her şeyi yaşatmak isterdim.
Çünkü Dilo‘yu annemden esinlenip ilham alarak canlandırmıştım.

Şu an hedeflediğin yerde misin?

Şu an hedeflediğim yerde değilim ama hedeflediğim yeri görebiliyorum. İstediğim, mutlu olduğum bir yerdeyim. 10 sene sonra nerede olacağımı, nasıl donanmış olacağımı çok merak ediyorum.

Hayata dair, seni yaşama bağlayan motto nedir?

Beklentiler içinde yaşama, bırak aksın doğal olarak, akışta yaşa! Kendini tanı, güven ve öz saygını unutma. İnanç ve ümit etmek insanı yarınlara ışıkla bağlar.

What do you think?

EZRATUBA Sürdürülebilir Bir Moda Anlayışının Temsilcileri

DENGE ÖNEMLİ