Hayatın her evresinde çocuk gibi meraklı olmaktan bahseden bir sanatçıyla sohbet etmenin huzurunu hissediyorum röportaj esnasında. Uzun yıllardır yazan, çizen, üreten ve kendi yolunda başarılara koşan bir isim Norm Ender. Rap müziğin Türkiye’de parmakla gösterilen gururlarından. Üstelik bu gurur bir süredir aralıksız devam ediyor hepimiz için. Çünkü Cumhuriyetimizin 100.yılına özel hazırladığı marş Parla, uzun zaman sonra ortak dilimiz, marşımız oldu milletçe. Büyük heyecanla söylediği şarkıların insanlar tarafından beğenildiğini görmenin, hayata tutunmasını sağlayan en büyük sebeplerden biri olduğunu söyleyen Norm Ender ile 19 Mayıs bayramımıza ithafen çok güzel bir çekim gerçekleştirdik.
RÖPORTAJTUĞÇE ORÇUNUS
FOTOĞRAFELİF DEMİRALP
STYLINGKAYA EFK
BACKSTAGEELİF DEMİRALP
DİJİTAL İÇERİK DİREKTÖRÜTUĞÇE ORÇUNUS
Sen de İzmirliler kervanındansın Ender, bizim gibi. Sohbetin başlangıcı için ne hoş bir tesadüf oldu. Çocukluğundan bu yana hep plak ve kasetlerin içinde büyüdüğünü, bu durumun da seni çok mutlu ettiğini duymuştuk. Nasıl farkedildi içindeki müzik aşkı?
Kendimi bildim bileli müzik dinlemeyi, kasetlere sesimi kaydetmeyi çok seviyordum. Fakat bu durum size evden dışarı çıkmayan sadece şarkılar söyleyen bir çocuk hayali kurdurmasın, aksine sokaklardan eve dönmek bilmeyen çok hareketli bir çocuktum. İlkokula başladığım yıl öğretmenim ailemi okula çağırıp, müzik konusunda yetenekli olduğumu söylüyor. Bu nokta kırılma anı oldu çünkü bu olaydan sonra bir enstrüman sahibi oldum ve duymak istediğim melodilerle birlikte sevdiğim şarkıları çalmaya başladım.
15 yaşlarındayken Norm adlı bir müzik grubunu kurmuşsun. Ender Eroğlu olan gerçek ismin, yerini sahne ismin olan Norm Ender’e bırakıyor. Kısa bir süre sonra da ilk rap şarkınla çıkış yapmışsın. Nasıl dönemlerdi senin için? Büyük bir heyecan olsa gerek.
Eğitim sistemiyle arası iyi olmayan çocuklardandım, öğretmenlerin ‘dünyayı tozpembe görüyor’ dediklerinden. Müzik konusunda bir başlangıç noktası gerekiyordu, bir bakıma artık bir şeyler yazıp söylemek istiyordum. Şiir ve müziğin birleştiği bir tür olan Rap Müzik ile çocuk yaşta tanışmıştım. Sonra kendimce o yaşlarda eserler üretmeye, yazmaya başladım. Arkadaş çevremde Rap Müzik dinleyen arkadaşlarım vardı. Bir amatör grup kurma fikri, ortak ilgi alanımızdan kaynaklanıyordu. Şarkılar üretip, underground rap konserlerinde sahneler aldık. Büyük bir heyecanla söylediğim şarkıların insanlar tarafından beğenildiğini görmek, beni parçası olmak istediğim sanat dünyasında daha da yüreklendirdi. Bir çocuğun odasında başlayan o heyecan, sahnelerde büyüdü ve hayatım oldu.
Sesini duyduğumuz ilk yıllardan beri herkesin ezbere bildiği şarkıların oldu. Çok net hatırlıyorum, geçmişte çıkardığın bazı şarkılar herkesin dilindeydi. Sonra bir süre ara verdin. Bu denli hızlı çıkışının, biraz da inzivaya çekilmesi gerektiğini mi düşündün?
Bireysel başarı vardı, çok az isim adını duyurabilmişti o yıllarda. Şarkılarım dinleniyordu ama rap müzik ülkemizde bir tür olarak popüler değildi. Aslında tamamen bilinçli yapılmış bir inziva dönemi değil. Sevdiğim insanlarla daha fazla zaman geçirmem gerektiğini hissettiğim bir döneme denk geldi. Birçok kişisel sebep beni durdurdu diyebilirim.
İlk rap albümün 2010 yılında underground olarak yayınlandı. O zamandan bu yana çıkardığın tüm şarkıların söz, müzik ve düzenlemeleri neredeyse komple sana ait, değil mi? Akabinde gelen Aura albümünde de öyleydi. Sazı hep kendi eline alıp, her şeyiyle bir bütünde ilerlemeyi mi tercih ediyorsun?
Evet, tüm şarkılarımın söz ve müzikleri, çoğunun düzenlemesi bana ait. Önce bütünü oluşturup sonra harekete geçiyorum. Ne yapmak, nasıl bir sound ile eserimi paylaşmak istediğimi belirlememe olanak sağlıyor bu durum. Kendi şarkılarımın prodüktörü benim, şarkıların görsel dünyasına bile müdehale ederim çünkü üretirken zihnimde nasıl olması gerektiğini canlandırıyorum.
2017’de Spotify’de Türkiye’nin en çok dinlenen sanatçılarından biri oldun. Bu başarını neye bağlıyorsun? Yaptığın müziğin ayrışması mı yoksa gerçekten çok sevilmenin de etkisi büyük mü?
Çok sevilmek başarıyla beraber geliyor. Ben işimi kötü yapsaydım bu denli büyük bir dinleyici kitlesine asla ulaşamazdım. Alternatif bir müzik türüyle ilgileniyor hissiyatıyla değil, başarılı yapıldığı taktirde her müzik türünün dinlenebileceğine inanarak hareket ediyorum.
Beats 1’da yayınlanan ilk Türkçe sözlü şarkın olan Deli, bir diğer büyük ses getiren işlerinden oldu. Bu şarkının hikayesini senden dinlemek isteriz.
Aura albümüne en son dahil olan şarkıydı Deli ama albümün çıkışını onunla yapmaya karar verdik. Gangsta rap, G-funk stilinde bir altyapısı ve flowu vardı. Dr.Dre sevdiğim bir prodüktördür, çocukluğumdan beri takip ederdim. Onun kurduğu Beats 1’da böyle bir olaya imza atmak benim için gurur vericiydi. Konserlerimde zevkle söylüyorum ve dinleyiciyi harekete geçiren şarkılarımdan biri olma özelliğini hala koruyor.
Meşhur parçan Mekanın Sahibi’ne değinmeden olmaz. dönemin beğeniyle dinlenen ve çok yüksek tıklanma sayısına ulaşan şarkısı oldu. Bu çıkışların yüksek ses getireceğini, projeyi hayata geçirmeden tahmin ediyor musun? Sonuçta şarkıların enerjisi, daha piyasaya çıkmadan belli olabiliyor.
Mekanın Sahibi Türkiye’nin en çok dinlenen diss şarkısı ve dünya sıralamasında en çok dinlenen diss şarkılarında ilk 20 içerisindedir. Rap müzik dinleyicileri tarafından dinleneceğini ve ses getireceğini düşünüyordum ama global listelere yükseleceğini düşünmemiştim. Her ne kadar diss şarkısı olsa da, eğlenceli ve enerjisi yüksek bir şarkı olduğunu düşünüyorum. Büyük festivallerde on binlerce insanın zıplayarak eşlik ettiğini görmek çok keyifli oluyor.
Son yıllarda da durmadan yaratmaya, yeni şarkılar çıkarmaya, yazmaya, üretmeye son hız devam ediyorsun. Bu aşamalardaki başlıca ilham kaynakların neler?
Hayatın kendisi en büyük ilham kaynağım. Beni duygusal anlamda etkileyen süreçleri biriktiririm, sonra kaleme almaya başlarım.
Gelelim Parla’ya! Türkiye Cumhuriyeti’nin 100.yılına ithafen yazdığın marş olan Parla ile müthiş bir çıkış yaptın. Uzun bir süre tüylerimiz diken diken gezdik sayende. Bu marşın hikayesini merak ediyoruz. Nasıl başladı bu dokunaklı serüven?
Uzun süre ülkemize yakışır bir çalışma yapılır diye bekledim, yapılmadığını görünce kolları sıvadım. Zaten bir marş yapmanın çocukluk hayalim olduğunu söylemiştim. Yapmalıyım diye karar verip yazmak için oturduğum geceyi hatırlıyorum, içsel bir yolculuk yapmam yetti. İlham anlarını anlatmak gerçekten çok zor, bir dürtü gibi Parla aklıma geldiği vakit çok hoşuma gitti. Nakaratın melodi ve sözünü belirledikten sonra aktı gitti diyebilirim. Bitirdiğim zaman güzel bir marş olacağını anlamıştım.
Parla, marş türündeki ilk eserin. Bunun gururu bambaşka olmalı. Bizi büyük duygu seline kaptırdın da esas sen neler hissettin ve hissetmeye devam ediyorsun? Beklediğin gibi miydi aldığın tüm yorumlar? Bu kadarını hayal etmiş miydin?
Herkesin ihtiyacı olduğunu görüyorum. Bunun başarılabilir olduğunu düşündüğüm için giriştim bu işe. Cumhuriyetimizin 100.yılı olması, hem motivasyonumu hem sorumluluk bilincimi artırdı.
Hislerimi tarif etmem zor, arkadaşlarımın bile merak edip sorduğu bir soru bu, nasıl bir duygu? Yani tabii ki Parla’nın herkes tarafından benimsenmesi, okullarda zil sesi olması ve tüm etkinliklerde söyleniyor olması aşırı gurur verici. Ben tarihi bir görevi yerine getirmenin huzurunu yaşıyorum yoğun bir şekilde. Herkesi birbirine kenetleyen, tüm Türkiye’yi sokağa döken ve kalplere umut veren bir marş oldu. Yediden yetmişe çok hızlı benimsendi ve sahiplenildi. Halkımızın sevgisine mahzar olmak bana yetiyor. Tabii tebrik etmek yerine kıskançlık komasına giren birkaç müzisyen oldu, sadece onlar adına üzüldüm.
Peki bundan sonrası için yakın geleceğe dair neler planlıyorsun? Seni, hiç beklemediğimiz bir projede veya bir dijital platformda görme şansımız olur mu dersin?
Bildiğim ve sevdiğim işi yapıyorum fakat farklı projelerle insanları şaşırtmak hoşuma gidiyor, devam edeceğim…
Son olarak, hayatının her evresinde parlamak için en çok neler yapmaya özen gösteriyorsun?
Eskiye oranla daha sakin bir yapım var, daha huzurluyum. Müzik zaten hayatımı kapsıyor diyebilirim, işiyle hayatı birbirine karışmış insanlardanım. Hal böyle olunca tüm planlarımda işim belirleyici oluyor. Hayatın her evresinde bir çocuk gibi meraklı olmak, yenilik peşinde koşmak beni mutlu ediyor.