in ,

#ThrowBack Tasarım Hikayeleri & Mirela Cerica Marka Kurucusu Mirela Cerica

Çok ilham verici bir kadın ile beraberiz, Mirela. Kendi gibi düşünceleri ve yarattıkları da bir o kadar şahane. Her geçen gün yenisini var etmeye çalışan, durmadan üreten ve kendisinin de dediği gibi bunu iş olarak değil de hobi olarak yapan bir tasarımcı. Yeni koleksiyonunun çıkış hikayesi de yine çok enteresan duyguları içinde barındırıyor. Gizemli ve bir o kadar da güçlü tasarımlara ulaşmak isteyen kadınlar için vazgeçilmez bir marka olan Mirela Cerica parçalarından gardırobunuza eklemeye hazır olun.

Bir tasarımcıyla tasarımları üzerine konuşmak ne büyük keyif. Nasıl geçti yeni sezon hazırlıkları?

BeStyle Magazine olarak; tasarımcılara böyle platformlar sunmanız, fikir ile hayallerimize yer vermeniz ve bunu yaparken hep böyle içten, heyecanlı olduğunuzu görmek çok daha büyük keyif, teşekkürler. Yeni sezon hazırlıkları tam anlamı ile bomba gibi geçti diyebilirim ve ben bu kelimeyi kolay kolay kullanmam aslında. Fakat hayranı olduğum “kişi, sanatı ve şehri” üçlemesinin etrafında bolca heyecanla gecen bomba gibi bir süreçti.

 Neler bekliyor markada bizi bu sezon?

Bu sorunun cevabını koleksiyonun çıkış hikayesi ile anlatmak istiyorum. Berlin’e ilk defa çocuk diyebileceğim yaşta gitmiştim. Bundan 7 yıl önce eşim Nader ile Berlin’e düzenli gitmeye başladığımızda orayı yavaş yavaş gerçek anlamda yaşamaya, hissetmeye ve kendi içimdeki Berlin ile tanışmaya başladım. Şehrin kalp atışını avuçlarımın içinde, tarihini ayaklarımın altında hissettiğim ve özgürlüğün en cool halini bulduğum Berlin’i benim için vazgeçilmez kılan bir diğer sebep ise; Helmut Newton Vakfı. 

Feminist bir tasarımcı olarak Helmut Newton’ın; kadın varlığının aurasına, bedenine, bakış açısına, kadına kendini hissettirme biçimine ve kadını vizörüne yansıtırken ki görme biçimine hayranım. Geçen yıl Helmut Newton Vakfı’na yeniden gittiğimde kurduğum “Bana ait bir koleksiyonu fotoğraflasaydı nasıl çekerdi acaba?” hayali yeni hedefim haline geldi. Onun ikonik, kışkırtıcı kareleri, kült siyah beyaz dünyası, göz alıcı tensel propagandası, kadının gücünü kutlayan, öne çıkaran felsefesi ve her baktığımızda şok etmenin gücünü ustaca kullanma tekniği bu yeni koleksiyonun çıkış noktası oldu. Helmut Newton’ın siyah beyaz kareleri koleksiyonun renklerini siyah ve beyaz olarak tescilledi. Yaz için arada kalmayan, bağırmayan, net ve yalın olmakla beraber bir o kadar da gizemli ve güçlü olan Siyah&Beyaz… İncecik, upuzun vücudu saran akışkan kumaşlar, cut-out detaylar, minimal oyunlar, dinamik formlar, provokatif sırt ve göğüs dekolteleri markanın imzası haline gelen istiridyeler ile birleşti. Bu sezon yüksek kalitede pleksi malzemeden üretilen istiridyelerde ise yepyeni bir dokunuş göreceksiniz: renk katmanları. 

Bir tasarımcının ilham aldığı noktalar genelde merak edilir. Seninkiler neler?

Beni ve markamı takip edenler çok iyi bilir ki; ilk günden itibaren gücüne, zarafetine ve güzelliğine hayran olduğum kadınlar daima benim öncelikli ilham kaynağım olmuşlardır. Diğer majör ilham kaynağım ise seyahatlerim ve seyahat destinasyonlarımdaki yaşanmışlıklarım. Bu konuda da ilk koleksiyonumdan bugüne değişen bir şey olmadı. Çok şanslıyım ki hep çok seyahatli, çok ülkeli bir yaşam döngüm var ve tasarım sürecinde, gündelik hayatımda hangi şehir ve hangi anda olduğum ve o anda bana eşlik eden tecrübelerimin ne olduğu bana ilham veriyor. Yani yaratım sürecinde hangi ülkede olduğumun çok önemi var. Buna o anda dinlediğim bir müzik, ziyaret ettiğim bir sanat galerisi ve etkilendiğim bir eser, bazen karşıdan karşıya geçerken el ele tutuştuğunu gördüğüm çok tatlı ve zarif bir anne kız, izlediğim bir film, güzel bir koku, çoğu zaman bulunduğum şehre ait olan sıradan dokular, renkler, desenler, yemekler yani insanların o ülkedeki gündelik hayatının doğal akışı destek oluyor.

Yepyeni bir koleksiyon öncesi markanın kimliğine uygun hikayesini kafanda oturtma sürecin nasıl ilerliyor? Sence de enerji koyularak yapılan her şeyin bir alıcısı var mı?

Farklı şekillerde, dillerde, kültürlerde de olsa herkesin oluşan/oluşmakta olan bir estetik kavramı var ve bu kavramdaki açlığımızı doyurmak adına sürekli estetik arayışlarımızın olduğunu düşünüyorum. Bu ihtiyacımız var olduğu sürece de özgün enerji, özenli ve otantik tasarım kimlikleri ile yapılan tasarımların her zaman bir alıcısı olacaktır bence. Benim koleksiyonlarımın da çıkış noktası, özgün estetik kavram arayışımı doyurabildiğim, o çok kişisel ilham an’larım oluyor.

Moda dünyası ile trendler büyük bir zincir aslında ve her bir marka bu zincire bağlı. Tasarımcılar olarak sizler de sürekli üreterek bu zincire hayat veriyorsunuz. Her geçen gün dijitalleşmeye başlayan bu dünya için bir gün bu zincire hayat verememek gibi korkuların var mı?

Asla yok! İster konvansiyonel isterse dijital dünyada olsun her şey bir hayalle başlıyor. Üstelik hala geçerli olan yine insanoğlu hayal ettiğiniz sürece dijital dünya da gelişiyor ve büyüyor. Hayallerinizde şekillenen, zihninizde planlanan ve emeğinizle hayat bulan herhangi bir işin, projenin, ürünün varlığının gerçek dünyada olduğu gibi Metavers’te de kesintisiz sürdüreceğine inanıyorum. Sadece iş yapış ve zaman kavramı değişebilir ama yaratıcı bir zihin bu zincirin içinde kalmak istediği sürece varlığını sürdürür. Bu en azından benim için böyle; yepyeni dijital platformlarda paralel yaşamlar var etmek, bu yeni platformlar için trendler doğrultusunda tasarımlar oluşturmak çok heyecan verici üstelik.

 Sezon çekimleri nasıl geçti peki? Ürünlerin çekim hikayeleri de çok heyecan verici olmalı.

Helmut Newton dünyasından alınan provokatif, romantik ve kışkırtıcı donelere sahip olan koleksiyon, Berlin’in dinamik enerjisi ve asiliğini gözler önüne seren bir yorumla Berlin’de fotoğraflandı.

 Hayallerin neler? Kendini ileride nerede ve nasıl bir konumda görüyorsun?

Ben işi hobisi olan, dolayısıyla hiç çalışıyormuş gibi hissetmeyen fakat durmadan hayal edip, koşturan şanslı insanlardanım. Hayatımda sonsuz keyif aldığım şey işim. Hayalim, kendimi yenileme heyecanımı ve yaratma tutkumu hiç kaybetmeden, keyif aldığım, dünyaya yararım dokunan şeyler yapabilmek ve bunları yaparken de kalbimin böyle kelebeklerle dolu, ruhumun ise böyle huzurlu ve tok hissetmesi.

Dünya çapında çok rastladığımız tasarımcılarla marka iş birlikleri hakkında ne düşünüyorsun? Böyle birleşmeleri moda dünyası için güçlü buluyor musun?

Ben özel hayatımda da pozitif getirisi olan birlikteliklere, bilgi paylaşımına ve öğrenmeye, beslenmeye çok açık biriyim. Paylaştıkça artara çok inanan biri olarak moda dünyasının bunun her geçen gün daha çok sahiplenip kullanmasına seviniyorum. Stratejik karalarımızda ve gelecek planlarımızda bizim de böyle iki birliktelik hayalimiz var. Bu konuda öncelikle bir tüketici sonra da 11 sene perakendenin çeşitli kollarında çalışan biri olarak, genelde aradığım tek şey bu ilişkilerin ve birlikteliklerin organik duygular ve gerçek ilişkilerle veya gerçekten örtüşen 2 marka/kimliklerle yapılması. Lakin tüketicinin çok bilinçli ve hissiyatlarının çok kuvvetli olduğunu ve yapay olan, doğal olmayan olan her turlu birlikteliği veya urunu kolaylıkla ayırt edebildiğini ve reddettiğini düşünüyorum. Öbür taraftan bu birliktelikleri doğru örtüştürdüğünde ve doğru ürünler ortaya çıktığında, bu doğru yapılan projelerin getirisinin kariyerim boyunca da tüm markalarımda deneyimledim.

Son olarak vakit kaldıkça kendine özel tasarımlar yapar mısın? 

Çoğunlukla kişisel gardırobum ya vintage kıyafetler ya da kendi tasarımlarımla doludur. Tasarlarken kendim giymek için heyecanlanmıyorsam o tasarımda bir eksiklik var, bilirim. Bir diğer önceliğim ise ‘O’nun için tasarımlar yapmak, halen her çıktığımız Date Night’larımız için yeni tasarımlar yapar ve onun gözündeki heyecanlı ışıltıyı görmek için özenle hazırlanırım. Date Night koleksiyonumuzun çıkış noktası, felsefesi ve yapılma biçimi halen bu gecelere yaptığım hazırlık ve tasarımlar oldu ilk günden itibaren.

SPOT : Beni ve markamı takip edenler çok iyi bilir ki; ilk günden itibaren gücüne, zarafetine ve güzelliğine hayran olduğum kadınlar daima benim öncelikli ilham kaynağım olmuşlardır.

What do you think?

#ThrowBack Tasarım Hikayeleri & Jaagravii Marka Kurucusu Naz Sirmen

#ThrowBack Tasarım Hikayeleri