Bu sorunun cevabının eşit oranda ayrımına tanıklık ediyoruz şu günlerde. Malum kış aylarının yüzünü göstermesiyle piyasaya çıkan şişme montlar, hala eskisi gibi hayat kurtarıyor mu dersiniz?
Kimine göre yılların verdiği alışkanlıktan sonra o pofuduk hayat kolay kolay bırakılmaz. Kimine göre ise artık o kadar çok giyildi ki vazgeçme zamanı geldi!
Peki neden iki keskin yol oluştu dersiniz?
Hepimizin bildiği üzere dolgulu şişme montlar, tam sarıp sarmalanmak için! Özellikle soğuk günlerin kurtarıcısı haline gelen montları o kadar çok marka kadrajına aldı ki modeller ve renkler konusunda çığır açıldı. İlk yıllarda ünlü isimlerle anılan bu trend, zaman içerisinde sokak stilinin vazgeçilmezi oldu. 90’larda ise sevilen rapçiler de kombinlerine mutlaka bu montları ekledi ve trend müthiş bir yükselişe geçti. Balenciaga, moncler gibi dünya markalarının bu görünümü benimsemesi diğer tasarımcıları da uyandırmış oldu. Dayanıklılığı ve su geçirmez özellikleriyle birçok kişinin gardırobunda birden fazla yer edinen şişme montlar, uzun yıllar boyunca kendisini korumayı başaranlardan. Tabii artılarının yanında olumsuzlukları da beraberinde getiren bir akım bu. Mesela çok da seyahat dostu olduğu söylenemez, çünkü hem hantal hem de taşıması zaman zaman güç olabiliyor. Genelde gece kombinlerine eşlik edemediği de aşikar. Kaba olmasıyla bilinen şişme montlar, narin kabanların yanında maalesef maçı kaybetmek zorunda kalabiliyor.
Kısacası tarzı benimsenen ve uzun yıllardır bizimle olan şişme montlara, en azından bir süreliğine ara vermek gerekiyor mu dersiniz? Belki ufak aralar yeniden bağlanmak için iyi bir sebep olabilir.