Aradığınız Konu ?

Melis Sezen x BeStyle On Air

23 Ekim 2023
Melis Sezen x BeStyle On Air

Melis Sezen’i merak edenlere, kendini birkaç cümleyle anlatmak ister misin?

Kendini anlatmak hep tuhaf gelmiştir bana, nasıl anlatılır ki diye düşünürüm. En azından şunu söyleyebilirim pozitif, enerjik ve hayattan keyif alan biriyim.

Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’nden mezun olmuşsun ama oyunculuk yapmaya karar vermişsin. Nasıl karar verdin?

Daha mezun olmadım hala Koç Üniversitesi’nde Medya ve Görsel Sanatlar bölümüne devam ediyorum son sınıf olarak. Hayalimdeki bölüm ve hayalimdeki üniversitede okuyorum bu yüzden çok şanslıyım ve okulumu da çok seviyorum fakat oyunculuk bununla başlamadı. Kendimi bildim bileli oyuncu olma hayalim bu bölümü tercih etme sebeplerimden aslında. Ben daha ilkokula giderken drama dersi en sevdiğim dersti. Sonrasında 11-12 yaşımdayken ailemin de desteğiyle Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde ilk tiyatro eğitimimi aldım. Lise boyunca da tiyatroya devam ettim oyunlarda yer aldım. Kamera önüne geçmeyi hep istiyordum. Küçükken elime kamerayı alır kısa kısa filmler çekerdim oyun olarak. İzlediğim filmlerde etkilendiğim sahneleri sonrasında kendimi odaya kapatıp aynanın karşısında sanki ben o karaktermişim gibi kendi kendime oynardım. Üniversiteye geçtikten sonra bir yandan eğitimime devam ederken bir yandan da kamera önüne geçtim. Medya ve Görsel Sanatlar bölümünde ise kamera arkasını, sinematografinin ne olduğunu, bir film yönetmeyi, nasıl senaryo yazıldığını öğreniyoruz. Bu yüzden okul eğitimimi oyunculuktan ayrı görmüyorum ben, dediğim gibi bu bölümü tercih etmemin sebebi de kendimi bildim bileli oyuncu olmak istemem. Yani birbirinden ayrı değil, daha çok yönlü öğrenmeye çalışmak, kendini her yönden geliştirmek benim için.

Çok küçük yaşta ailenin desteğiyle Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde tiyatro eğitimi almışsın. Burada aldığın eğitim seni setlere hazırlamada fazlasıyla etkili olmuştur değil mi?

Tabi ki! İlk tiyatro eğitimimi Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde aldım. Yalnızca sete veya kamera önüne hazırlamak değil, kendi karakterimi oluşturmamda ve özgüven kazanmamda inanılmaz etkili oldu! Sahnede olmak, sesini ve bedenini kullanmak, farklı karakterlere sahnede hayat vermek, bir oyun sergilemek, doğaçlama yapmayı, duygunu kullanmayı, dönüştürmeyi öğrenmek öyle çok şey katıyor ki insana… Yalnızca iş için değil, hayatına ve karakterine. O yüzden ‘iyi ki’mdir her zaman. Sahne beni en özgür hissettiren yer. Bu deneyim benim bunu keşfetmemi sağladı, o yüzden çok özeldir benim için.

 

‘Hayat Bazen Tatlıdır’ dizisi ile ilk oyunculuk deneyimini yaşadın. Bu dizinin senin için anlamı büyük olmalı. Bize biraz bahseder misin?

İlk verdiğim auditiondı hayat bazen tatlıdır. Nasıl heyecanlıydım anlatamam. Beykoz Kundura’ya set kurmuştu sevgili Hamdi hocamız (Hamdi Alkan)ve ben hayatımda ilk defa set görüyordum. Ama oyun parkında gibi çok mutluydum ve kendimi hiç yabancı hissetmedim sanki oraya aitmişim gibi sanki hep kameralarlaymışım gibi. İlk verdiğim auditiona seçilmem ise tam bir rüya gibiydi benim için. ‘Hayat Bazen Tatlıdır’ seti ise okulum oldu. Kamera önünde oynarken nelere dikkat etmem gerektiğini öğrenmeye başladım. “Öğrenmeye başladım” diyorum çünkü öğrenmenin asla sonunun olduğunu düşünmüyorum hele ki bir oyuncu için öğrenmek, hiç bitmeyen bir yol, oyunculuğun ta kendisi. HBT ekibi olarak çok genç bir ekiptik ve çoğumuzun ilk işiydi bu yüzden çok şanslıyız ki Hamdi hoca aynı zamanda oyuncu koçluğu yaptı bize. Çok güzel bir ekipti, lise dizisi çekiyorduk ve aslında hepimiz liseye geri dönmüş gibiydik, o yüzden çok değerlidir benim için.

Kariyerinin daha ilk yıllarında Tolgahan Sayışman, Hande Erçel ve Berk Hakman gibi iyi isimlerle aynı dizide rol aldın, bu büyük bir başarı. İyi oyuncularla çalışmak neler kazandırdı?

Çok sanslıyım ki bütün projelerimde çok değerli oyuncularla çalıştım. Bu tabi ki kendini geliştirmek için bir oyuncu için en güzel fırsat.

İçinde bulunduğun diziler TV sektöründe önemli projelerdi. Özellikle Leke dizisinde işaret dilini oynayan bir abla rolündeydin. Üniversite’de buna yönelik bir eğitim almak istemişsin. Bu rolün sana gelmesi bir tesadüf mü peki?

Seçmeli ders olarak İşaret Dili Eğitimi dersimiz vardı. Hatta aslında sınıf doluydu fakat öğrenmeyi çok istediğim için hocama “Ben aynı zaman da oyunculuk yapıyorum, işaret dilini öğrenmek benim için çok önemli, hem günlük hayatımda kullanabilmek  hem de belki böyle bir karakter canlandırırım bir gün, lütfen beni derse alın” demiştim. Gerçekten de içimden geçirdim, işaret dilini kullanacağım bir karakter canlandırmayı ve sonrasında Yasemin’im geldi. Çok özeldir benim için Leke, Yasemin. Ben çok yürekten istemiştim, o bana geldi. O yüzden hep şükrederim.

Canlandırdığın karakterler arasında seni en çok zorlayan hangisi oldu?

Hepsinin zorladığı yanlar oldu tabi ki, zorlayınca daha güzel şeyler çıkıyor ortaya, insan daha çok geliştiriyor kendini. Örneğin Leke’de işaret diliyle duygusu çok sağlam, çok zor sahneler çekiyorduk bu sahnelere çalışırken hem işaret dilini kullanmak hem de oyunu çıkarmak ilk zamanlar çok zor oluyordu fakat işaret diline daha da hakim oldukça bu sahnelerden daha da çok keyif almaya başladım. İnsan gerçekten isteyince zorlansa da başardığında nasıl mutlu nasıl keyifli oluyor, daha büyük bi motivasyon yok!

Peki şu rolü asla oynamam dediğin kuralların var mı? Her role kendini iyi hazırlayıp, sonuna kadar başarmaya çalışan bir hırs seziliyor sende.

Tam olarak öyle! Elimden geldiğince en derinine inip en iyi şekilde karakteri çıkarmaya çalışıyorum. Asla oynamam diyeceğim rol yalnızca içten inanmadığım rol olur. Eğer ben karaktere inanmıyorsam, inanmadığım bir şeyi çıkaramam zaten. İnanmadığım rolü asla oynamam. Benim için de eziyet, seyirci icin de eziyet olur. Onun dışında “şöyle bir rolse oynamam, böyleyse oynamam” gibi şeylerim yok aksine çok şanslıyım hep birbirinden çok farklı karakterler canlandırdım hatta biri ‘Siyah İnci’yi izleyip benden nefret ettiğini sonrasında ‘Mucize 2 Aşk’ı izleyince ne kadar sevdiğini söylemişti. Bunu duyunca çok mutlu oldum çünkü her karakter bambaşka bir dünyaya sahip ve bambaska hisler uyandırıyor. Biraz olsun dokunabildiyse ne mutlu bana.

Film tecrübelerin de var. Son zamanlarda Şampiyon ve Mucize Aşk 2 filmlerinde oynadın. İkisi de izleyiciye kendini çok sevdiren filmler oldu. Bu projelerindeki tecrübelerini alabilir miyiz?

İkisi de sadece oyuncusu olarak değil seyircisi olarak da çok sevdiğim filmler. İçlerinde oyuncu olarak yer almak ise çok büyük bir deneyim oldu benim için. İkisi de çok büyük bir setti, Ahmet Hoca’yla da Mahsun Hoca’yla da çalışmak cok keyifli, çok gurur vericiydi. Bu iki filmin benim için ortak noktası iki filmde de Fikret Kuşkan’ın oynadığı karakterlerin kızını canlandırmam. Öyle büyük bir deneyimdi ki benim için. Onunla aynı sahnede olmak ondan bir sürü şey öğrenmek ve en önemlisi öğrenmenin hiçbir zaman bitmeyeceğini, hiçbir zaman ‘oldum’ dememeyi ve öğrenmeye hep aç olmayı öğrendim. Bu yüzden hep yola devam!

Zora pek elemeyen bir yapın var gibi. Kalıplarını yıkmak zorunda kalsan nasıl davranırsın?

Biri narin ve kibar durunca zora gelemeyen bir yapısı olduğunu düşünüyor insanlar. Ne kadar yanlış. Tam aksine iç ateşe bakmak lazım. Zordan kaçmam hiçbir zaman, aksine üstüne giderim. Zora gelmeden gelişemeyiz! Ben oğlak burcuyum, kurallara, kalıplara göre hareket ederim ama gerçekten istiyorsam kalıplarımı kırarım. Buradaki önemli nokta istemek. Bir karakter canlandırmaktan bahsediyorsak eğer asla kalıplarım yok, orası çok başka bi dünya başka bir okyanus.

Sinema ve dizi oyunculuğunu bir arada sürdüren biri olarak ikisinin hangi farklı yönlerini seviyorsun? Tercih etme hakkın olsa sence hangisi?

Sinemada karakteri çıkarmak için, karaktere hazırlanmak, sahnelere hazırlanmak için vakit oluyor. Yönetmenle, senaristle her ayrıntısına kadar uzun uzun konuşabiliyorsunuz. Bol bol okuma provası yapıp, sahnelere önceden çalışabiliyorsunuz, yani çıkarabileceğiniz performansın en iyisini çıkarmak için zamanınız oluyor. Başından sonuna kadar başka bir dünyanın içine giriyorsunuz. Senaryonun başını ve sonunu bildiğiniz için belki de bazen karakterin duygusunu daha iyi yorumlayabiliyorsunuz. Projenin tamamına hakim oluyorsunuz ve en güzeli sonucunda bir film çıkıyor karşınıza. Ne kadar özel! O yüzden sinemayı çok seviyorum. Ama sinemayı sevdiğim kadar diziyi de çok seviyorum! Sürekli çalışmayı, bir karakterin serüvenini, gelisimini ve başına neler geleceğini ve ne yöne gideceğini bilmemeyi, aynı gerçek hayattaki gibi o heyecanı yaşamayı, bol bol dönüşüm yaşamayı çok seviyorum. Bazen senaryo öyle yerlere gidiyor öyle sahneler oluyor ki “ayy ne olacak acaba” diye meraktan kendimi alamıyorum. Bir de dizide o karakterle yol aldıkça her gün onu içsellestirdikçe artık onu daha iyi tanımaya ve başına gelen farklı olaylarda da nasıl davranacağını herkesten önce siz çıkarmaya başlıyorsunuz. O karakterle birlikte yol almayı, o sürekliliği ve bilinmezliğin heyecanını da çok seviyorum. Asla tercih yapamam sinema ve dizi arasında 🙂

Canlandırmak istediğin bir rol ve birlikte rol almak istediğin oyuncu var mı peki?

Dans eden bir karaktere hayat vermeyi çok isterim. NataliePortman hayranı olarak da onunla oynamayı çok isterim tabi ki!

Duru güzelliğin ile dikkatleri üzerine çekiyorsun. Bu güzelliğinin oyunculuk alanında sana artı sağladığını düşünüyor musun?

Oyunculuk için güzelliği bir kalıp olarak görmüyorum, insanın güzelliğinin doğallıktan geldiğine inanıyorum ben. Doğal olma halinden, kendin olmaktan. Bu da bir oyuncu için en önemli şeylerden biri. Güzellik kavramını maalesef tek tip dolgun dudak küçük bir burun büyük badem ve çekik gözler çıkık elmacık kemikleri olarak tanımlayan insanlar var. Bu değil. Aksine bir oyuncu gerektiğinde çok güzel gerektiğinde çok çirkin gerektiğinde dikkat çekici gerektiğinde sönük olabilmeli. Değişebilmeli, dönüşebilmeli. Çünkü yüzümüz tuvalimiz. İşte oyunculuk için asıl artı olan dönüşebilmek.

IMDB sitesinin Starmate sonuçlarına göre 2019 yıllında ilk 100’e giren oyuncular arasında yer alarak tek Türk oyuncu olmuşsun. Robert de Niro, Ana de Arnas, Al Pacino ve Joe Pesci gibi isimlerin yer aldığı listede tek Türk oyuncu olarak yer almak büyük başarı. Çok gurur verici olmalı…

İlk gördüğümde şok oldum! İmdb’nin ilk yüz listesinde olmak gerçekten o kadar mutluluk verici ki! Hala duygularımı tarif edemiyorum…

Günlerinin aşırı yoğun geçtiğini tahmin edebiliyoruz, bu yoğunlukta zaman yönetimi konusunda nasılsın? Boş zamanlarında neler yapmaktan hoşlanırsın?

Boş zamanlarımda film izliyorum, kitap okumayı çok seviyorum. Arkadaşlarımla buluşuyorum, farklı yemekler denemek en sevdiğimiz aktivitelerden! Bir de sinemaya gidiyorum filmleri sık sık takip etmeye çalışıyorum. Arada resim yapıp bir şeyler karaladığım oluyor bir tablom hala yarım bir şekilde bana bakıyor 🙂

Dans etmeyi çok seviyorsun ve bu işi profesyonel olarak yaptığını da biliyoruz. Oyunculuk veya dans arasında kalsan hangisini tercih edersin?

Nasıl sinema ve dizi arasında tercih yapamıyorsam oyunculuk ve dans arasında da tercih yapamam. Dansta sahnede olmanın başka bir hali. Ya da sahnede değilsem de duygunun baskabi çıkış şekli. Kendimi en özgür hissettiğim anlardan biri de dans ederkenki anlarım. Ama oyunculuğu meslek olarak yapıyorum, dans mesleğim değil. Beni ben yapan şeylerden biridir ama dans.

Bir röportajında yazı yazmayı sevdiğini okumuştum. Ne üzerine yazıyorsun? Bunu baskı haline getirip bir gün kitap çıkarmayı düşünür müsün?

Okulda senaryo dersleri alırken kendimi kaptırırdım.  Bilinç akışı teknigi çok acayip bir sey ve oradan sizin bile hiç tahmin edemeyeceğiniz fikirler, hikayeler çıkabiliyor. İnsan bazen kendine hayret ediyor “Bu benden mi çıktı, bu da ne demek şimdi?” diye. Karanlık bir mağaraya el feneriyle girmek gibi geliyor bana, neler keşfedeceğiniz veya neyle karşılaşacağınızı bilmiyorsunuz. O yüzden bir acıdan kendini keşfetmek, hiç bilmediğin yönlerini öğrenmek benim için yazmak. İleride öyle bir şey olur mu bilmiyorum şu anlık akışına bıraktım.

Scorp uygulamasının kurulma evresinde yer almışsın, okuduğun bölüm de bunun üzerine. Bu vesileyle sosyal medyayla aranın nasıl olduğunu merak ediyoruz.

Sosyal medyayı seviyorum fakat insanın gerçek hayatının önüne geçme durumu hiç hoş degil. Hayatını sosyal medya icin yaşamak ya da bazı şeylerin değerini yalnızca sosyal medya üzerinden belirlemek, insan iletişimlerinin sosyal medyadan ibaret haline gelmesi gerçekten çok üzücü. Sosyal medyayı niçin ve nasıl kullandığımız ve dengesi çok önemli.

Instagram’da anlık paylaşımların fazla mı? Yoksa sergilemeyi çok tercih etmiyor musun?

Ruh halime göre değişiyor diyebilirim. Bir gün bir bakıyosunuz bir sürü şey paylaşmışım, kendi fotoğrafım olur, o an hoşuma giden bir görüntü olur, bir şarkı olur, bir filtre olur, başka bir gün bakıyosunuz beş gündür hiçbir şey koymamışım. Belli olmuyor diyebilirim. Ama olduğum gibi davranıp olduğum gibi kullanmak benim için en önemlisi. O benim çünkü, her halimle benim bir yansımam.

Aşk için asla yapmayacağın beş şey?

Büyük konuşmayı sevmiyorum ne dediysem başıma geldi hele beş tane sıralarsam şimdi burada yanarım herhalde! Ama bir tanesini söyliyeyim ve büyük konuşmuş olmayayım 🙂 kendi inandığım değerlerden vazgeçmem.

Kamera önünde olmak, set ışıkları ve yoğun makyaj zor olsa gerek. Cildin çok güzel. Bakım ritüellerin var mı?

Teşekkür ederim öncelikle 🙂 Benim cildim çok kuru. O yüzden bol bol nemlendirmeye çalışıyorum. Setten geldiğimde her zaman yüzümü yüz temizleme jeliyle yıkayıp tonikle siliyorum ve nemlendiricimi sürüyorum. Şimdi yeni bir maske keşfettim avokado maskesi, bana çok iyi geldi ve çok güzel nemlendirdi. Onun dışında günlük hayatta özel bir şey olmadığı sürece çok makyaj yapmıyorum zaten.

Modayla aran nasıl peki? Özellikle takip ettiğin markalar, tasarımcılar var mı? Trend olan şeyleri hemen alır mısın?

Modayı seviyorum, takip de ederim ama “Aa bu trend olmuş hemen giymeliyim”gibi bir tavrım yok, daha çok kendi tarzımla kombinlerim ve eğer bana hitap ediyorsa ben içimde kendimi mutlu hissediyorsam kullanırım.  Ysl’e bayılıyorum. DolceGabanna’nınakdeniz esintilerini de çok severim.

Bestyle Magazin
Editör / Yazar
Diğer Yazıları Gör

İlayda Alişan x BeStyle On Air

Merve Özkaynak x BeStyle On Air

Bültenimize kayıt olmak
ister misin?

Be Style haberlerini ve gündemini takip et.

Şimdi Kaydol