Uzun yıllardır tanıdığımız bir yüz Aslıhan. Oyunculuktaki başarıları, saymakla bitmeyecek derecede güçlü. Yer aldığı projeler ise hep listede en üstlerde. Bu denli mesleğine aşık, her türlü bedenin içerisine girerken ruhunu ortaya koyabilen ender kadınlardan biri. Sonrasında gelen başarıları da bir tesadüf değil haliyle. Yerinde durmayan, kalbiyle hareket etmeye çalışan, mesleğini en iyi şekilde sergilerken evliliğini de aynı hassasiyetle devam ettirmeyi başaran bir oyuncu. Tüm naifliği ve duruşuyla Mayıs sayımıza bohem bir yaz kokusu getirdi.
RÖPORTAJTUĞÇE ORÇUNUS
FOTOĞRAFELİF DEMİRALP
STYLINGKAYA EFK
SAÇBATUHAN GELİŞLİ
MAKYAJDİLAN ŞEN
VİDEOÜNAL AVCI
DİJİTAL İÇERİK DİREKTÖRÜTUĞÇE ORÇUNUS
DİJİTAL İÇERİK EDİTÖRLERİNAYMAN BATIMOR,
KEZBAN BELET
BASIN DANIŞMANIBAŞAK GÜNEŞBERK
Kariyer yolculuğuna değinmenden bizi de müthiş heyecanlandıran son projenle başlayalım istiyorum röportaja. Zübeyde Analar ve Oğullar filminde Atatürk’ün annesi Zübeyde hanımın gençliğini oynuyorsun. Bu nasıl bir buluşma Aslıhan? Biz bile aşırı heyecanlıyız, seni düşünemiyorum.
Öyle bir heyecan, öyle büyük bir sorumluluk ki. Ah… Öyle bir gurur ve öyle bir mutluluk içindeyim ki kelimeler yetmez. Bir oyuncu olarak bundan daha anlamlı bir rol olamazdı sanıyorum. İlk senaryoyu elime aldığım an ile son set günüm arasında hiçbir fark yoktu heyecanım adına. Her sabah set için yola çıktığımda “iyi ki” diyerek çıktım odamdan. Böylesine anlamlı bir rolü canlandırmak hem bir oyuncu olarak hem de “Aslıhan” olarak çok büyük gurur benim için.
Ekim’de yayına girmesi planlanan filmin afişi yayınlandı ve set süreciniz tamamlandı değil mi? Bu denli güçlü olan bir kadrodan çıkacak iş için hepimiz hem çok heyecan dolu hem de gururluyuz. Senaryoyu ilk eline aldığında neler hissettin? Rolün altından kalkamama ihtimali korkuttu mu seni hiç?
Evet, film çekimlerimiz bitti, artık heyecanla gün sayıyorum vizyon için. Hem Cumhuriyetimizin kuruluşunun hem de Zübeyde hanımefendinin vefatının 100.yılı olması sebebiyle çok özel ve anlamlı bir tarihte seyircimizle buluşacağız. “Zübeyde” rolü bana ilk teklif edildiğinde büyük bir mutlulukla birlikte kocaman bir sorumluluk olduğunun elbette farkındaydım. Çünkü Zübeyde hanımefendinin yalnızca gençliğini değil, tüm hayatını yani yaşlılık dönemini de benim canlandırmam istendi. 20’li yaşlarından 70 yaşına uzanan duygu ve mücadele dolu yaşamını, en iyi şekilde yansıtmak için tüm kalbim ve ruhumla kamera karşısına geçtim.
Peki o yılları, üstelik Zübeyde hanımı yaşatabilmek için özel bir eğitim sürecinden geçtin mi?
Çekim süreci öncesi eğitimi, hayatım boyunca öğrendiğim ve bildiğim bir tarihi daha da derin araştırıp, öğrenmekle geçirdim. Birçok kitap okudum, Zübeyde hanımı daha da yakından tanıyabilmek için. Senaryo ekibimiz ve yapım grubu ile bir araya geldiğimizde ciddi istişareler yaparak notlarımı aldım. Bununla birlikte okuduğum tüm kitaplardan ve o dönemi anlatan yazılardan Zübeyde Hanım’a nasıl dönüşebileceğimi bulmaya çalıştım. Sete gittiğimde kostümleri giyip, mekanlara geçtiğim bütün anlarda tüm bedenim ve ruhumla 100 yıl öncesine gittim ve çekim süresinde orda kaldım diyebilirim.
Çok güçlü olan bu projeyle buluşmana vesile olan oldukça başarılı bir oyunculuk geçmişin var. Adeta say say bitmeyecek kadar iyi yapımlarda yer aldın ve hepimiz senin yüzünü uzun yıllardır tanıyoruz. Hep istiyor muydun oyunculuğu? Yoksa biraz da yoldayken karar verenlerden misin?
Geriye baktığımda iyi ki diyorum hep, dolu dolu ve kalpten. Yaptığım her işten çok tecrübe edindim, hala da öğrenmeye devam ediyorum. Bu isteğim ve tutkum hiç azalmıyor. Oyunculuk benim tutkum. Bedenime ve ruhuma sığmayan duygularımın yansıma alanı, özgürlüğüm. Kendimi bildim bileli tiyatro ve oyunculuğa aşıktım. İlkokulda dahi tiyatro grubu kurar, oyunlar yazıp yönetirdim. Sonraları bu sevgime ailemde destek verdiği için tiyatro eğitimi almaya başladım ve sonrasında oyunculuk ile buluştum. 16 yaşımda başladığım bu zorlu serüven, adım adım çalışarak ve mücadele ederek beni şimdiki Aslıhan’a getirdi. Çalışma azmim ve disiplinim öğrenme isteğimle bir diyebilirim, bu yüzden yaşım kaç olursa olsun dileğim her daim oyunculuk yapabilmek ve içimdeki daha birçok farklı “Aslıhan” ile tanışabilmek.
Asi, Bir Zamanlar Osmanlı, Kızıl Elma, Diriliş Ertuğrul, Kuzey Yıldızı Aşk, Uzak Şehrin Masalı dizileri hem dönemin en başarılı projelerinden, hem de senin başrolünde harikalar estirdiğin yapımlar. O dönemlerdeki Aslıhan’ın oyunculuğuna değinmeni istesek, neler söylemek istersin?
Yer aldığım projelerin hepsi birbirinden kıymetli benim için çünkü hepsi birer okul benim nezdimde. Hepsinden farklı öğretiler edindim, hem hayat hem de oyunculuk adına. Farklı şiveler, farklı coğrafyalar, farklı dönemler. Her biri farklı bir ben. Söylemek istediğim tek şey “iyi ki”.
Sinemada yer aldığın filmlerde de hep başroldesin. Başarılı olmanın yanında, işin içerisine biraz da şansın girdiğini düşünüyor musun?
Şans tek başına malesef bir anlam ifade etmiyor benim bakış açımda. Yani hayat, istediğini kolayca sunmuyor insana. Mücadele etmek doğamızda var. Başarılı olmak için hedef koymak, azmetmek ve çalışmak olmazsa olmaz.
Özellikle geçtiğimiz Şubat’ta vizyona giren ama deprem dolayısıyla 2 Haziran’a ertelenen Prestij Meselesi filmindeki kadro da bir hayli güçlü ve çıkan sonuç yine alkışlanacak cinsten bir iş, eminiz. Nasıl geçti set günleri?
Benim için yine çok farklı bir deneyim oldu Prestij Meselesi filmi. Ben dönem işlerinde yer almaktan çok keyif duyuyorum, burada da en sevdiğim 90’lar dönemini yansıtmaya çalıştık. Fakat beni en çok heyecanlandıran şey, bu kez dış görünüşüm oldu. Karakterim için göz rengimi değiştirdim ve yurt dışından özel kahverengi lensler getirtildi. Saç ve makyajlarla birlikte bambaşka biri oldum. Türkiye’de bu denli büyük değişimler her oyuncuya nasip olmadığından benim için yeri ayrı olan işlerimden biri olucak “Prestij Meselesi” filmi.
Çok iyi projelerde yer almana rağmen dijitalde seni pek göremiyoruz. Bunun özel bir sebebi var mı yoksa tamamen denk gelmesiyle ilgili bir durum mu?
Son dönemlerde çok fazla senaryo okuyorum, bunlardan çoğu da dijital işler aslında. Elbette hepsi kıymetli fakat ben kalbime değen, okuduğumda beni tamamen içine çeken karakterlere evet demek istiyorum.
Peki dijital projelerin çok hızlı bir şekilde ilerliyor olması hakkında ne düşünüyorsun? Özellikle pandemi sonrası oldukça yükselişte bir dijital hız var.
Normal bir süreç tabii. Pandemi sonrası alışkanlıklarımızın değiştiği yeni bir yaşam düzeni oluşturduk hepimiz ve online olan, az çabayla ihtiyaçlarımıza ulaşabilme düzeni yükselişe geçti. Yukarıda da dediğim gibi çok fazla platform kuruldu ve içerik eksikliği sebebiyle hem çok hem de hızlı projeler üretilmeye çalışılıyor. Bazen çok iyi işler çıkabiliyorken bazen de içimize sinmeyen projelerle karşılaşabiliyoruz.
Dijital platformlarda izlerken ‘Ah, keşke ben oynayabilseydim bu rolü’ dediğin veya hayranlıkla takip ettiğin bir yapım var mı?
“Outlander” uzun süredir en beğendiğim dizi. Claire karakterini canlandırmak isterdim.
Zeki senaryosu olan ve ters köşeli işlere bayılıyorum. “How to get away with murder” da diğer favori dizilerimden. Orda da “Annalise Keating” karakterini oynamak keyifli olurdu.
Sosyal medyada 3.5 milyondan fazla takipçin var, müthiş bir rakam bu Aslıhan. Nasıl kullanıyorsun instagramı? Mesela özel hayatını sık sık paylaşır mısın?
Aslında uzun süredir çok aktif olamıyorum. Önceden çok daha fazla paylaşım yapıyordum deneyimlerimi, dekorasyon, kitap, gezi, yemek gibi her şeyden paylaşımlar yapıyordum fakat sosyal medyanın şu anki hali çok sıcak gelmiyor bana. Bir de artık sadece anı yaşıyorum, yaşadığım anı öyle güzel yaşıyor ve o an yanımda olan sevdiklerimle paylaşıyorum ki hiç aklıma gelmiyor elime telefonu almak. Şimdilik bu frekansta olmaktan çok mutluyum.
Uzun yıllardır senin gibi oyuncu olan Mert Kılıç ile güzel bir evliliğiniz var. Bizim de sizinle tanışıklığımız bir hayli eskiye dayanıyor, çoğu etkinliğimize daima birlikte katıldınız ve çok da keyif kattınız. İki oyuncunun aynı evde yaşadığı zorluklar ne sence?
Sizlerle olmak bizim için de hep mutluluktu, hep çok keyif aldık. İki oyuncu olarak genellemeyi tercih etmem fakat bizde tek sorun eğer takvimlerimiz uymazsa birbirimize olan özlemimiz oluyor. Şehir dışı işlerde ya da aynı şehirde dahi olsanız oyunculuk neredeyse tüm hayatınızı kapsayan bir meslek. Bu yüzden sizi anlayan, destek olan bir eş çok kıymetli. Bu anlamda her şükrettiğim, hayatımı kolaylaştıran, destek olan bir eşe sahibim. İkimizin de oyuncu olmasının hep olumlu etkisi oldu bizim evliliğimizde.
Yeni bir proje teklifi geldiğinde birbirinizden mutlaka fikir alır mısınız? Yoksa uğuru kaçar, paylaşmam diyenlerden misiniz?
Anında ilk aradığım, sorduğum kişi Mert’tir. Onun fikirleri benim için çok önemli, o da ne olursa olsun ilk bana sorar, kalplerimizi dinleriz birbirimiz için. Oturur, üzerine konuşuruz muhakkak ve en doğrusu, en iyisi neyse ona karar veririz.Ttamamen destek oluruz birbirimize.
Set ve günlük yaşamın arasında yoğun bir mekik dokuma sürecine girdiğinde, işlerin altından nasıl kalkıyorsun?
Set olduğu dönemlerde oyunculuk neredeyse tüm hayatını kapsayan bir meslek olduğu için günlük yaşamımda yapabileceğim şeyleri pratik ve kolaya indirgiyorum. Bu süreçte birçok işimi online halletmeye çok alıştım mesela. Zaman ve mekandan tasarruf etmek epey rahatlatıyor, geri kalan zamanda da küçük rutinlerimi yapmaya çalışıyorum; spor, yemek, ev işleri gibi…
Yoğun bir tempodan çıktın ve dinlenmeye ihtiyacın olduğunu hisseder gibiyiz. Üstelik ülke olarak yaşadığımız çok üzücü günlerde hepimiz fazlasıyla yıprandık ve üzüldük. Bu yaz ile ilgili neler planlıyorsun? Var mıdır hep kaçmaktan keyif aldığın belirli noktalar?
Evet, çok ihtiyacım olduğunu hissettiğim bir dönemdeyim kesinlikle. Yurt içi ve yurt dışı birkaç rota var aklımızda, kısmet olursa birkaç günlük hem gezip görmelik hem de dinlenmelik planlar yaptık. Yurt içi Kaş ve Bodrum sezon gelmeden gidip sakince dinlenmelik rotalarımızdır. Havalar iyice ısındığında yurt dışında özlediğim Roma, Valencia ve keşif için de İskandinav ülkeleri var.
Aşağıda söylediğimiz kelimelerin sendeki karşılıkları neler?
GÜÇ – Başarı
TECRÜBE – Zaman
YOLCULUK – Terapi
PARA – Paylaşmak
DURMAK – Anksiyete
GÜVEN – Huzur
EVLİLİK – Bir Olmak