in

LoveLove

BeStyle Magazine 9. Yaş Kapağında Hazal Filiz Küçükköse’yi Konuk Ediyor!

Henüz çok genç olmasına rağmen hem şu zamana kadar yer aldığı projelerdeki başarısı hem de çalışma hırsına gıpta edilecek bir oyuncuyu ağırlıyoruz bu ay; Hazal Filiz Küçükköse. Kara Sevda dizisindeki Zeynep rolüyle hayatımızın tam da merkezine oturmayı başaran, o günden sonra da kolay kolay izleyici bırakmayan bir isim. Şimdilerde de dönemin en iddialı dizisi olan Bir Peri Masalı’nda karşımızda. İddialı, net ve dik duruşuyla bizi yine kendisine hayran bırakan Hazal ile oyunculuk ve özel hayatına dair çok şey konuştuk. 9.yaş kapağımıza yakışan ve bizim de çok içimize sinen bir çekime birlikte imza atmış olmak ayrıca keyifliydi, yaş sayımıza renk kattın Hazal.

Röportaj: Tuğçe Orçunus

Fotoğraf: Ali Kalyoncu

Styling: Semih Demir

Saç: Akın Ünal

Makyaj: Alev Kaya

Video: Yiğit Güven

Dizi PR: Şefkat Peker, Elif Karpuzoğlu, MEDYAPIM

Oyuncu PR: Burcu Bulutcan

Ajans: PH7 Entertainment

Dijital İçerik Direktörü: Tuğçe Orçunus

Dijital İçerik Editörleri: Kezban Belet, Nayman Batımor, Hamiyet Aktaş

88’lisin ve Ankara’dan İstanbul’a uzanan bir hikayen var. Senden dinleyelim mi o dönemlerini?

Çocukluğum babamın mesleği dolayısıyla hep lojmanlarda geçti. O yüzden mahallecilik kavramını yaşayabilmiş şanslı nesildenim. Çok keyifli anılarla dolu, yaşıtlarımla özgürce oynayıp, tadını çıkardığım bir çocukluğum oldu. Bu dönemin büyük bir kısmı Tokat’ın Turhal ilçesinde geçti. Küçük bir kasaba olduğu için sanatın insanların hayatına dokunabilmesinin çok yakın olmadığı bir yerdi. İkizimle birlikte 7 yaşımızdan itibaren yıllarca düzenli olarak tiyatro sahnesi kurup, tüm arkadaşlarımıza gösteri yaptığımız anlar hiç aklımdan gitmez. Tüm arkadaşlarımız gösteri günlerini beklerdi. Herkes için en büyük, en sosyal ve en sanatsal aktiviteydi. Onları tiyatroyla ilk tanıştıran bizdik diyebilirim. Sonra üniversite yılları Ankara ve oradan bilindiği gibi İstanbul’a geliş. Ve şu anki set yoğunluğum ile koşturmalı bir süreç.

2015’te Kara Sevda dizisindeki Zeynep karakterinle izleyicinin tam anlamıyla dikkatini çektin. Ondan öncesi de var belki ama bizce dönüm noktan o proje oldu. Sence de öyle mi?

Kara Sevda ve oradaki karakterim Zeynep, kariyerimde bir kırılma noktası oldu diyebilirim. Zeynep özel bir karakterdi benim için. Dizinin başlarındaki Zeynep’in ön görülen hikayesinden çok öte bir karakter ve bambaşka bir hikaye çıktı ortaya. Aslında Zeynep’i adım adım birlikte yazdık. Seyirci, senarist ve Hazal olarak. Benim için de büyük ve özel bir tecrübe oldu.

O dönemlerdeki bu başarınla hem En İyi Çıkış Yapan Kadın Oyuncu hem de Pantene Altın Kelebek ödüllerinde Yıldızı Parlayanlar kategorisinin sahibi oldun. Bir oyuncu olarak bu ödüllerin diğer projelere olan katkılarından bahsedebilir misin?

Projelerden çok kendime “ Doğru yoldasın ve  bundan daha iyisi nasıl olur?” dediğim ve güç aldığım bir katkısı var.

2015 sonrası buluştuğun tüm roller için nasıl bir hazırlık ve kendini geliştirme sürecin oldu, merak ediyoruz.

Pandemiye kadar yoğun bir çalışma temposu içindeydim. Karakterleri derinlemesine yaşayarak tecrübe edindim. Pandemi sürecinde biraz sakin kalıp, kendime dönmek iyi geldi. Bu süreçte sosyoloji ve psikoloji ağırlıklı kitaplar okudum. Okuduğum kitaplar ışığında başka gözlemler edindim. Yeni bir karaktere hazırlanırken izlemek ve gözlemlemek, gerçek hayattan farkındalıklar edinmek büyük katkıyı sağlıyor açıkçası.

Bir Peri Masalı dizisindeki Neslihan karakterinle çıktın bu sezon karşımıza. Tavırlı, hırslı ve net duruşunla izleyicinin yine dikkatini çekmeyi başardın. Hikayeyi biraz da senden dinleyebilir miyiz?

Ataerkil toplum yapısının günümüze etkisi hala göz ardı edilemeyecek kadar güçlü. Özellikle de kadın, erkek eşitliği konusunda. Köksal ailesi de böyle bir aile yapısına sahip. Bu katı tabuların arasında Neslihan her ne kadar eğitimli, donanımlı,  çalışkan, zeki, hırslı ve güçlü olsa da sırf kadın olduğu için hayattaki tüm başarılarının ve hedeflerinin yok sayıldığı Köksallar arasında  kendini ispatlamaya çalışıyor. Zorlu ve tek başına olduğu bir yol. Güçlü duruşuna ve bu tabulara direnişine hep birlikte şahit olacağımız bir kadın. Ben de merakla bekliyorum neler yapabileceğini açıkçası.

Taro Emir, Alina Boz, Nazan Kesal, Ali Aksöz, Müfit Kayacan ve başarılı birçok ismin yer aldığı kadroda olmak nasıl bir tecrübe oluyor senin için?

Başta medyapım ailesiyle çalışmak, aile diyorum çünkü gerçekten o hisleri yaşadığımız bir çalışma ortamımız var. Oyuncu arkadaşlarımla çalışma saatlerimizi birlikte huzurla ve keyifle geçiriyoruz. Gece, gündüz birlikte olduğumuzu düşünürsek en önemli nokta bu bence. Çok huzurluyuz. Onun dışında işini çok seven isimleriz. Hepimizin birbirine katkısı büyük. Genelde Nazan ablayla sahnelerim oluyor. Onun tecrübelerinden yararlanmak ve onu dinlemek büyük keyif benim için. 

Seni tanıdığımız günden bu yana her geçen gün güzelleşmeye ve dikkat çekmeye devam eden bir görünüme sahipsin. Bunu nasıl başarıyorsun?

Her yaşın bir güzelliği var ama bu süreçte kendini keşfetmek en büyük etken. Güzellik kavramını fiziksel ve ruhsal olarak bir bütün olarak düşünüyorum. Bedenine nelerin iyi geldiğini ya da gelmediğini bilmek önemli. Eskiye göre yaklaşık 9-10 kg daha hafifim ama önemli olan çok zayıf olmak değil, doğru kiloda olmak. Bu halimle kendimi hem daha sağlıklı hem de daha dinamik ve enerjik hissediyorum. Ruhuma da neyin iyi geldiğinin peşindeyim. Tüm bunlar bir bütün olarak dolayısıyla bedenime ve ruhuma yansıyor. Kendimi daha iyi hissettiğim dönemlerdeyim. Bunu korumak için de dengeyi korumaya çalışıyorum. 


Oyunculuğa dair kendini yenilemek adına neler yapıyorsun?

Kişisel gelişime biraz ağırlık verdim. Psikoloji ile ilgileniyorum. O tarz kitaplar okuyorum. Bir de dizilerden fırsat bulursam Los Angeles’a gitmeyi planlıyorum. Bazı workshoplara katılmak için.

Kendini zorlayan biri misindir? Yoksa rutinlerin ve sınırlarının dışına pek çıkmaz mısın?

Kendimi bildim bileli sınırlarımı zorlayan biri oldum. İşin kötü tarafı onun da bir sonunun ve sınırının olmayışı. Edindiğim tecrübelere bakacak olursam artık nerede durmam ya da devam etmem gerektiğini anlayabilecek farkındalığa ulaştım. Diğer türlüsü bol tecrübeli ama aşırı yorucu ve yıpratıcı bir hal oluyor. Hayatta her şey bir denge üzerine kurulu. Ben de kendi dengemi bulmak ve onu korumak üzerine bir bakış açısı edinmeye çalışıyorum.

Hazal Filiz’in seti olmadığındaki beslenme rutini, spora olan ilgisi veya güzellik adına yaptığı yatırımları merak ediyoruz.

Dönem dönem beslenme düzenimi değiştiriyorum. Şu sıralar fasting beslenme şekliyle ilerliyorum. Günde 1 öğün veya çalışma saatimin uzunluğuna göre 2 öğün besleniyorum. Genelde protein ağırlıklı olmasına özen gösteriyorum. Uzun zamandır paketli gıdalar ve asitli içecekler tüketmiyorum. Güzellik rutinim diyebileceğim tek şey, cildimi temiz tutmak ve haftada 2 kez peeling yapmak. Sporla aramız set yoğunluğundan dolayı biraz açıldı ama fırsat buldukça enerjimi yükseltmek için yürüyüş yapıyorum. 


3 Milyon takipçin ile instagramda oldukça popüler isimler arasındasın. Bu platformu nasıl kullanıyorsun? Biliyorsun ki dünya artık orada.

Çok aktif olmasam da fırsat buldukça anlarımı paylaşmayı seviyorum. Bazen gündemi takip etmek, bazen de yoğunluk arasında kafa boşaltmak için. Bir de moda, trendler ve dünyada ne olup bittiğini görmek için sosyal medyada gezmeyi seviyorum. 

Nasıl bir yaz geçirdin bu sene? Dinlenebildin mi istediğin gibi?

Daha çok spontane geçen keyifli ve sakin bir yaz oldu diyebilirim. Projeye hazırlık dönemiyle de yoğun bir tempoya girdim. 

Bu aralar özellikle merak saldığın bir şeyler var mı?

İlerleyen dönemlerde kendi filmimi çekebileceğim ve kendi hikayemi yazdığım bir film yapmayı çok istiyorum. Bununla ilgili planlarım var. O bir tarafta, doğru zaman olduğunu hissettiğimde harekete geçebilecek bir noktada duruyor. Son zamanlarda hatta pandemiyle birlikte kendi içime döndüm. Psikolojiyle ilgilendim. Kendimi geliştirmek için ilgili kitaplar okuyorum. Spiritüel konularla zaten ilgileniyordum daha çok içinde buldum kendimi.  

Moda dünyasını yakından takip ediyor musun? Giyindiğinde kendine yakıştıran bir stilin var.

Trendleri takip ediyorum ama trende göre giyinmiyorum. Kendimi rahat hissettiğim kıyafetleri tercih ediyorum.

BeStyle Magazine’nin 9.yaş sayısının kapak konuğusun. Bizim için çok heyecan verici bir sayı oluyor. Yeni yaşımız için senin mesajın nedir?

Başarılarınızın devamını diliyorum. Bu sayınızın başlığına uygun sizin de uzun yıllar sürdürülebilir bir yayın olmanızı tebrik ederim. Tekrar iyi ki doğdun, iyi ki varsın BeStyle Magazine.

Aynı zamanda bu sayımızda ‘Sürdürülebilirlik’ konusunu ele alıyoruz. Her geçen gün dünyanın bu konuya olan hassasiyeti artış gösteriyor. Sen de bir oyuncu olarak bu konu özelinde neler yapıyorsun? Plastik kullanmamak, sürdürülebilir parçalar satın almak ve günlük yaşamda bez çantalar kullanarak bile inanılmaz bir yol alabiliyoruz aslında.

Ben de kendi adıma minik minik dünyanın yavaş yavaş gösterdiği hassasiyeti göstermeye çalışıyorum. Tabii ki imkanlar dahilinde. Evimde plastik, pil gibi doğada yok olmayan malzemeleri ve normal çöpleri ayırıyorum. Alışverişlerimde kağıt poşet kullanmayı tercih ediyorum. Keşke milletçe daha duyarlı olsak ama ben musilaj olayını denizlerimizde gördükten sonra karamsarlığa kapılmadım desem yalan olur. Eğitimi çocukluktan başlatmalıyız. Herkes aynı bilinci taşırsa dünya da bize kucak açacaktır.

Aşağıdaki kelimelerin senin için ne ifade ettiklerini söyleyebilir misin?

ŞANS – İKİZİMİN OLMASI
HIRS – UZAK DURURUM
GEÇMİŞ- ARKAMA DÖNMEM
PARA-META
RİTÜEL-SABAH YOGASI
SEYAHAT-ÇOK SEVERİM
EGO-YOUR EGO MY LEGO
YAŞAM-SEVİNC, MUTLULUK, HUZUR
HAYAL GÜCÜ-FİLM

Çok daha fazlası için; https://open.dergilik.com.tr/magazineDetail/76242

What do you think?

Written by bestylemagazine

be MAN Magazine Kasım Ayı Kapak Yıldızı Rıza Kocaoğlu

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2022 – SYFF2022