21 yıllık kariyer hayatının 20 yılını Beymen Club’ta geçiren bir profesyonel ile beraberiz. Vizyonu, hayata bakışı, çalışkanlığı ve başarıları gözler önünde olan Bahar Şahin Karagül, moda yolculuğundaki kadının duruşunu simgeleyen en iyi örneklerden biri. Kendisiyle bir araya gelerek hem markanın geçmişten bugünümüze olan yolculuğunu hem de trendleri detaylarıyla konuştuk.
Röportaj Tuğçe Orçunus
Köklü bir marka olan Beymen Club’ın tasarım ekibinin başındasınız. Kadın elinin değdiği başarılar ne kadar gurur verici. Öncelikle markadaki ilk yıllarınıza göre şimdileri kıyaslamanızı istesek, ne gibi değişimler mevcut tasarımlarda?
Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Toplamda 21 yıllık kariyerimin 20 yılını Beymen Club’ta geçirdim. Dolayısıyla birlikte büyüdük ve geliştik diyebilirim. Bu beni gerçekten çok gururlandırıyor. Moda doğası gereği sürekli değişen, kendini yenileyen, bazen dönüp yine kendi geçmişinden ilham alan bir olgu. Beymen Club da bu yolculuğunda her zaman güncel kalmayı başarmış, gelişerek büyümüş bir marka oldu. Neler değişti dediğimizde; trendler doğrultusunda her sezon bir öncekinden farklı ve yeni olacak şekilde tasarlandı. İlk zamanlarda daha doğa odaklı, çerçevesi farklı çizilmiş bir yapıya sahip olan Beymen Club’ın odağında şimdi şehirli kadın ve erkek var. Bütün bu değişken yapının içinde özellikle belirtmek isterim ki, geçen yıllar ya da değişen trendlerden bağımsız, müşterimize verdiğimiz değer, kalite anlayışımız ve marka ile olan gönül bağımız hiç değişmedi.
Uzun yıllardır bu sektörün içerisindesiniz, üstelik 20 yıldır da kariyer yolculuğunuz Beymen Club markasında devam ediyor. Güncel kalabilmek adına kendinize ne gibi yatırımlar yapıyorsunuz?
Kariyerimde uzun yıllara dayanan bir deneyime sahibim ve bu yolculuğu Beymen Club gibi köklü bir markada büyüyüp geliştirmek benim için büyük bir ayrıcalık. Moda sektöründe güncel kalabilmek her tasarımcının birinci önceliği olmalı. Zaten mesleğin temelini bu bakış açısı oluşturuyor. Moda haftalarını, fuarları, diğer sektörel etkinlikleri takip ederek müşteri beklentileri ile harmanlıyorum. Yaratıcı süreçleri beslemek için sanat, kültür ve tasarım alanlarında sürekli araştırma yapıyorum. Farklı disiplinlerden ilham alarak tasarımlarıma yeni bir bakış açısı kazandırmaya çalışıyorum. Teknolojinin moda üzerindeki etkisini anlamak ve bu alandaki yenilikleri takip etmek de, tasarım süreçlerimde verimliliği arttırıyor ve yenilikçi çözümler üretmemi sağlıyor.
Her geçen gün değişen trendler, aslında belirli zamanlarda yine bizimle olmuş başlıklar. Kendini yenileyen trendlere çalışırken, geçmişteki etkilerinden ilham alıyor musunuz?
Evet kesinlikle. Moda dünyasında her geçen gün değişen trendlerin altında genellikle geçmişten gelen etkiler ve ilhamlar yatıyor. Moda tarihindeki dönemler, stiller ve estetikler günümüz tasarımcıları için önemli bir kaynak. Ben de tasarımlarımı yenilikçi ve ilgi çekici kılmak için geçmişin etkileri arasında ilham kaynakları buluyorum. Geçmişten ilham alırken önemli olan, bu unsurları modernize etmek ve günümüz trendleriyle entegre etmek diye düşünüyorum. Bu şekilde tasarımlar hem geçmişten gelen değerleri yansıtabiliyor hem de günümüz modasına uyum sağlayabiliyor.
Yaz çok hızlı geldi. Yeni sezon da yine şahane görünüyor. Özellikle bu sezonda öne çıkarmak istediğiniz hangi başlıklar ve modeller mevcut?
Moda genel anlamda bir yalınlaşmaya doğru gidiyor bir süredir. Son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz sessiz lüks kavramı bu akımın temsil ettiği felsefeyi açıklıyor aslında. Bu yaklaşımın temelinde hızlı tüketime bir karşı duruş, daha kaliteli ve sezonsuz parçalara yatırım yapmaya bir yönlendirme var. Doğaya ve dünyaya olan sorumluluğumuz gereği ve sektörün bu anlamdaki çevresel etkilerini düşündüğümüzde bu kavramın çok sorumluluk sahibi bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum ben de. SS 24 koleksiyonunun çıkış noktası da tam olarak bu bakış açısıyla şekillendi. Önceki sezonlarımıza oranla daha sakin, daha sezonsuz bununla birlikte kalite algısının daha da arttığı güncel ve zamansız bir koleksiyon sunacağız.
Ağırlık verdiğiniz renkler, formlar ve desenler neler? Malum yaz hep romantik ve canlı.
SS 24 koleksiyonumuzdaki renk seçimlerimiz ve kullanım alanlarımız daha önceki sezonlarımıza kıyasla çok daha soft ve sakin diyebiliriz. Yumuşak ve doğal tonlar ön planda. Doğanın sakin renklerinden ilham alarak toprak tonları ve pastel tonlarda renkler koleksiyonumuzda yer alıyor. Ayrıca, cesur renklerle dengelenmiş minimalist renk paletleri de bulunuyor. Yorumlanmış floral desenler, etnik yaklaşımlar ve dokular bu sezonun koleksiyonunda önemli bir yer tutuyor. Ama ana vurgu desenler değil bu koleksiyonda. Desen; renk birlikteliklerinde dengeleyici unsur olarak kullanıldı. Kumaş seçimlerimizde kalite ve konfor ön planda. Yumuşak dokulu ve esnek kumaşlar tercih ettik. Pamuklu kumaşlar, viskon, ve keten gibi doğal liflerin yanı sıra, elastik kumaşlar da koleksiyonumuzda bulunuyor. Ayrıca, sürdürülebilirlik yaklaşımımızın bir yansıması olarak, küresel sertifikalı çözümler ışığında geri dönüştürülmüş kumaşlar ve organik materyaller de kullanıyoruz.
Aslında her yeni sezon, bir markanın kimliğini belirli çizgide koruyor. Siz bu hassasiyeti korumak için sezon hazırlıklarında en çok nelere dikkat ediyorsunuz?
Öncelikle markanın temel değerlerini ve estetik anlayışını anlamak önemli. Markanın geçmiş koleksiyonlarına ve önceki sezonlara göz atarak, karakteristik özelliklerini belirlemeye çalışırım.
Moda trendlerini takip ederken, markanın kimliğiyle uyumlu olanları seçmeye özen gösteririm. Trendleri markanın tarzıyla birleştirerek benzersiz ve tanıdık bir estetik oluşturmaya çalışırım.
Dünden bugüne Beymen Club’ı düşündüğümüzde, şimdilerde sürdürülebilirlik konusunda hangi noktada konumlanıyor?
Beymen Club, sürdürülebilirliği özümsemiş bir marka. Beymen Group’un sürdürülebilirlik yol haritası kapsamında biz de etik üretim süreçlerimizden, tedarik yönetimimize pek çok alanda Beymen Club olarak öncü aksiyonları hayata geçiriyoruz. Ayrıca sürdürülebilirlik alanında Better Cotton Initiative, Jeanologia, Leather Working Group gibi küresel sürdürülebilirlik ilkelerini benimseyen sertifikaları üretim süreçlerimize yansıtıyoruz. Bir tasarımcı olarak da dünyanın bugününe ve geleceğine dair sorumlu hareket eden bir yaklaşımı önemsiyorum ve hatta olmazsa olmaz olarak görüyorum. Beymen Club’ın sürdürülebilirlik yolculuğunu da bu nedenle çok önemsiyorum.
Peki Türkiye’deki sürdürülebilirlik algısının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Son yıllarda dünyada ve ülkemizde sürdürülebilirlik konusunda bir bilinçlenme süreci yaşanıyor. Sorumlu üretim ve tüketimin giderek güçlenmesini de çok önemsiyorum. Hem bireyler hem de kurumlar, çevresel ve sosyal sorumluluklarına daha fazla dikkat etmeye başladılar. Doğal kaynaklar sınırlı. Hepimiz durumun gidişatını görüyoruz…Hatta artık giderek daha fazla ve artan şekilde yaşamın bir parçası haline gelen sorumlu bir sürdürülebilirlik dünyasından bahsediyoruz. Çevresel ve sosyal alanda atılacak her güçlü, sorumluluk sahibi adım bizi bir sonraki aşamaya götürüyor. Dünyanın geleceği ve iyiliği için hepimiz daha sorumlu davranmak zorundayız. Tüm sürdürülebilirlik aksiyonlarında küresel sürdürülebilirlik ilkeleri ve yaklaşımları ışığında ölçülebilir aksiyonlar hayata geçirmeli, yarattığımız olumsuz etkiyi azaltmalı, kararlı ve cesur olmalıyız.
Son olarak tasarımlarınızı hayata geçirirken en çok etkilendiğiniz, ilham aldığınız, beslendiğiniz kavramlar nelerdir?
Doğa, sanat, kültür, toplum, insan, teknoloji gibi kavramların yanı sıra kişisel deneyim ve seyehatlerim de tasarımlarımı besleyen bir kaynak olabiliyor.
Farklı kültürlerin giyim tarzları, sokak modası ve yerel tekstil gelenekleri, tasarımlarımda çok yönlü bir estetik sunmama yardımcı oluyor. Bu kaynakların çeşitliliği her yeni sezon için yenilikçi fikirler üretmemi sağlayarak, moda dünyasında kendimi sürekli olarak yenilememe yardımcı oluyor.