Academia Baş Tasarımcısı Neslihan Gezent

Koleksiyon yaratım sürecinden varılan sonuca, hatta bu yolculuktaki her bir detaya varana dek yaşanan tüm ayrıntıları öğrenmek için harika bir tasarımcı ile buluştuk. Neslihan Hanım, Academia’nın Baş Tasarımcısı. Yeni sezona dair tüm detayları konuşurken aynı zamanda ileriye dönük hayallerini ve bir markanın kimliğine dair olması gereken tüm detayları da öğrendik.
Bir tasarımcıyla tasarımları üzerine konuşmak ne büyük keyif. Nasıl geçti yeni sezon hazırlıkları?
Her zamanki gibi çok eğlenceli ve yorucu. Bu eğlenceli ve yorucu tempoyu şu an kış sezonu tasarım sürecinde yaşıyoruz.
Academia’da bu sezon bizi neler bekliyor?
Academia 2022 İlkbahar Yaz Koleksiyonu, bizi Metaverse ile 90’lar 2000’ler nostaljisinin karıştığı yeni bir dünya ile buluşturuyor. Sokak modası kodlarını yeni renk, baskı ve siluetlerle güncelleyip, diğer taraftan Academia şıklığını da maksimumda yaşatıyor. Keten kumaşların denim gibi ele alındığı, 90’ların ekose grunge eteklerinin canlı renklerden oluşan klasik boyfriend blazerlarla kombinlendiği, 3D çiçek desenli elbiselerin yer aldığı bir koleksiyon karşımıza çıkıyor. Renk ve desenlerin ön planda olduğu koleksiyonda bu sezon ilk defa geniş bir swimwear kapsül koleksiyonu da sizleri bekliyor.
Bir tasarımcının ilham aldığı noktalar genelde merak edilir. Seninkiler neler?
Koleksiyonları geliştirme aşamasında çok fazla araştırma yapıyorum. Adeta Harvard kütüphanesinde çalışıyormuşum gibi bilgisayarımın başında saatlerce araştırma yapıyorum. Bu araştırmalar sadece giysi üzerine değil bazen bir NFT sanatçısı, bazen belgeseller, bazen de eski editorial çekimler üzerine oluyor. O araştırmalar beni farklı eralara ya da sanatçılara yönlendirebiliyor. Koleksiyonu tasarlarken tek bir era bile bizi etkileyebilirken bazen de eski bir film, yeni bir sergi ya da bir müzisyenin yarattığı tüm etkinin karışımından süzülmüş bir fikir de ilham noktası olabiliyor. Genel olarak pop-art, alt kültürler, fikir olarak film ve diziler benim en çok ilham aldığım yerler diyebilirim.
Yepyeni bir koleksiyon öncesi markanın kimliğine uygun hikayeyi kafanda oturtma sürecin nasıl ilerliyor? Sence de enerji koyularak yapılan her şeyin bir alıcısı var mı?
Koleksiyona başlamadan önce genellikle o sezon yapacağım şeyler az çok hayalimde oluşmaya başlıyor. Her tasarımcı gibi yeni projelere başlamak mevcut koleksiyonu bitirmekten daha cezbedici oluyor. Tasarımın kafamda oturması ise showroom sürecine kadar sürüyor. Tasarım sürecinde ‘Dior and I’ filminde Raf Simons’ın yaşadıkları ile benzer şeyler yaşıyoruz. Son ana kadar eklemeler, yeni fikirler, yeni baskılar bu işin olmazsa olmazlarından. Ben ve tüm çalışma arkadaşlarım her sezon büyük bir özveri ile çalışıyoruz. Hatta başka türlü nasıl yapılır bilmiyoruz. İsteksiz ve enerjisiz yapılamayacak bir iş bu.
Moda dünyası ile trendler büyük bir zincir aslında ve her bir marka bu zincire bağlı. Tasarımcılar olarak sizler de sürekli üreterek bu zincire hayat veriyorsunuz. Her geçen gün dijitalleşmeye başlayan bu dünya için bir gün bu zincire hayat verememek gibi korkuların var mı?
Geleneksel tasarımcıların bu korkuyu taşıdıklarını düşünüyorum. Ben ne kadar Z kuşağı olmasam da dijitale dönük ve ilgili bir tasarımcıyım. Hatta dijitalleşen moda ile tasarımcılıktaki yaratıcılığın daha ön plana çıkacağını, iyi gibi gözüken yetersiz tasarımların daha çok göze batacağını ve arka planda kalan bir sürü yetenekli tasarımcının da daha parlayacağını düşünüyorum.
Sezon çekimleri nasıl geçti peki? Ürünlerin çekim hikayeleri de çok heyecan verici olmalı.
Koleksiyon çekimlerimiz her sezon olduğu gibi bu sezon da çok eğlenceliydi. Sanal bir yaz ortamı yarattığımız çekimde 3D palmiyelerin, yanardöner kayaların ve psikedelik renklerin kullanıldığı bir havuzda çekim yaptık. Hayalini kurduğumuz fantastik yazı farklı öğe ve ışıklarla çeşitlendirerek çok renkli bir çekim yapmış olduk.
Hayallerin neler? Kendini ileride nerede ve nasıl bir konumda görüyorsun?
En büyük hayalim farklı disiplinlere yayılmış bir tasarımcı olabilmek. Mimari, mobilya, resim hatta müzikte bile yaratıcılığımı kullanabilmek isterim. Bunun en güzel örneklerinden bir tanesi kısa bir zaman önce vefat eden Virgil Abloh idi.