Sana soruları hazırlamadan hemen önce ‘Sitare’nin kelime anlamına baktım internetten. Çok ilgi çekici bir isim gerçekten ve oldukça az insan kullanıyormuş bu ismi. Senden rica edebilir miyiz anlamını?
Yıldız demek aslında birçok anlamı var ama en bilinen anlamı yıldız. Venüs’ü simgeleyen yıldız diye de geçiyor.
Henüz 34 yaşındasın, çok da güzel işler sığdırmışsın bu yaşına. Hep var mıydı oyuncu olmaya dair planın?
Çok teşekkür ederim daha da güzel işlerim olur dilerim. Çocukluğumda heveslendiğim ama benim yapamayacağımı düşündüğüm bir şeydi oyunculuk aslında, öyle hayranlıkla izlerdim filmleri. Liseye geçtiğimde derslerden kaçmak için tiyatro kulübüne girdim sonra çok sevdim ve hayatım boyunca bunu yapmak istediğimi fark ettim o dönem hocalarım da konservatuar okumam gerektiği ile ilgili beni çok güzel yönlendirdiler.
Devlet Konservatuvarı Tiyatro mezunusun. Sen de tiyatronun hep ayrı bir yeri vardır diye düşünüyorum.
Tabi ki, o sahneye ilk çıktığım anda neler hissettiğimi keşke kelimelerle ifade edebilsem. Ben 15 yaşında bir çocuktum ve 80 yaşında kör bir neneyi oynuyordum. Eşarbı çıkardığımda insanlar benim çok genç olduğumu görünce şoke olmuşlardı. O yüzlerini asla unutmuyorum. Onlara o kadar duyguyu kendimi hiç hissettirmeden bambaşka bir yaşta ve görünümde bir kadın olarak onlara bir sürü duygu hissedebilmiş olmam bana kendimi çok güçlü ve parlak hissettirdi. Onları anlamak kendimi anlamak insanları anlamak derken adeta bir laboratuvara bir araştırmaya dönüştü benim için. Konservatuar okudum çok iyi ustalarla yetiştim ve çok önemli bir teçhizattan geçtim. Tiyatroyu çok seviyorum çünkü kendi yolumu bulmam ve kendimi tanımam için bana inanılmaz bir yol açtı. Deniz derya bir yer.
Televizyona çok daha erken başlamana rağmen ilk sinema adımın 2009’da İncir Çekirdeği filmindeki ‘Delal’ karakteriyle oldu. Nasıl bir deneyimdi senin için?
Çok keyifli bir deneyimdi:) 19 yaşındaydım ve orada minik bir rolüm vardı. O dönem facebook yeni çıkmıştı arkadaşım Güneş (Sayın) sende aç deyip duruyordu. Bana da bir sayfa açtık. Oradan ilk gelen mesaj yönetmenim Selda Çiçek’ten sizinle filmim için tanışmak istiyorum oldu 🙂 o zaman Güneş’e çok teşekkür etmiştim. Bilemediğimiz çok basit gibi görünen şeyler kocaman bol hediyeli bir deneyime dönüşebiliyor. Özgü Namal ile çalışmış olmamın çok önemli bir payı var o dönem. Yola yeni başlamış biri olarak benimle aynı okuldan mezun birinin mesleki başarısı setteki duruşu role yaklaşımı ilham verici ve kıymetliydi. İlk sinema filmim olduğu için her zaman yeri ayrı tabi 🙂
Sence herkes tarafından yüzünün net bir şekilde hafızalara kazınması Akasya Durağı dizisiyle mi oldu?
Tabii ki 🙂 inanılmaz bir diziydi. Yıllarca yayınlandı belki de hala yayınlanıyordur bir yerlerde bilmiyorum. Türkiye’de Hollywood yıldızlarını bilmeyen belki vardır ama sanıyorum ki Akasya Durağı’nı bilmeyen yoktur.
Yer aldığın projelere pek de ara vermediğini görüyoruz. Fatmagül’ün Suçu Ne?, Urfalıyım Ezelden, Emanet, Analar ve Anneler, İstanbul Sokakları, Sen Çal Kapımı, Ramo derken liste bir hayli uzuyor. Tüm bu iyi yapımların oyunculuğuna sağladığı katkıları ve tecrübeleri kısaca anlatabilir misin?
Hepsi birbirinden farklı roller oynamamı sağladı. Tecrübe kazanmama, çok iyi insanlar tanımama vesile oldu. Bir oyuncu olarak daha özgüvenli olmamı sağladı diyebilirim.
Kırmızı Oda’da ise Sare karakterinle bambaşka bir Sitare izledik. Bu rol için farklı bir hazırlanma sürecinden geçtin mi?
Maalesef hazırlanmak için çok vaktimiz olmuyor. Diziler biliyorsunuz inanılmaz bir hızda çekilmek zorunda. Bir oyuncu olarak her zaman hazır olmam gerektiğini unutmuyorum diyelim. Beden ses nefes oyunculuk egzersizlerimi aksatmamaya çalışıyorum. Vizyonumu geliştirmek gözlem yapmak okumak izlemek bütün hayatımı geliştiriyor.
Peki bir projeye başlarken var mıdır olmazsa olmaz ritüellerin?
Evet tabi ki:) Ama bence her rolün farklı tekniği var o yüzden bir sürü çalışma prensibini bilmekte fayda var. 40 sorum var rolüme sorduğum. O sorulardan sonra hangi sistemle çalışmam gerektiğine karar veriyorum. Yönetmenim ya da yapımcımın başka bir teknik önerisi ya da çalışma prensibi yoksa.
2020’de Adana’da Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu seçildin. Henüz 31 yaşındayken şahane bir başarıya imza atmış olman bir tesadüf olmamalı. Çok çalışmanın ve güzel projeleri hayata geçirmenin en güzel hediyesi sanırım. Bu ödülün sonrasında açılan yeni kapılarda ne kadar etkisi oldu sence?
Açıkçası kimse gel Altın Kozan var bu rolü oyna demedi. Rusya’daki universe film festivalinden de en iyi kadın oyuncu ödülüm var. Ama kimse bilmez bile. Bu konu ile ilgili spesifik bir şey yaşamadım açıkçası.
Şu sıralar T.C 100 yıldönümü için özel olarak hazırlanan Zübeyde Analar Oğullar filmi herkesin dilinde ve ilk afiş de yayınlandı. Sen de bu filmde Makbule Hanım’ı oynuyorsun. Nasıl kesişti yollarınız?
O kadar benziyorum ki 🙂 Bir fotoğrafımız var inanamadım. Sanırım benzerlik yüzünden 🙂 O dönemki menajerim aradı projeden bahsetti projeyi okudum ve koşarak tanışmaya gittim. İlk defa gerçekten yaşamış birini oynayacak olmanın yanı sıra Atatürk’ün kız kardeşini oynamak benim için şereftir. Ki benim de adım ‘Makbule Sitare’ biliyorsunuz unutulmaz bir deneyim yaşadım.
Şimdiden harika bir iş çıkacağından eminiz. Başladı değil mi çekimler?
Bitti bile çok güzel bir çalışma sürecimiz oldu. Güzel kalpli tertemiz insanlarla tanıştım çok iyi oyuncularla oynadım müthişti. 29 Ekim’de vizyona girecek herkesin izlemesini o kadar istiyorum ki.
Sosyal medyada 1 Milyona yakın takipçin var. Nasıl bir yönetim şeklin mevcut instagram da? Sitare’nin günlük yaşantısına tanıklık edebiliyor muyuz mesela? Yoksa özel hayat konusunda daha geri planda duran biri misin?
Özel hayatımı çok ortada yaşayan biri değilim, mahremime her zaman çok kıymet verdim. Ama onun dışında günlük şeyleri paylaşmak takipçilerimle iletişimde olmak onlardan mesajlar almak beni çok mutlu ediyor. Dünyanın her yerinden mesaj geliyor, dünyanın her yerinden takipçiler var, söyledikleri yazdıkları şeyler benim için büyük bir motivasyon kaynağı. Ben de herkese ilham olacağını düşündüğüm şeyleri paylaşmaya dikkat ediyorum.
Bu dönemde izlediğin ve hayran olduğun dijital projeler hangileri?
‘Bir Başkadır’ projesinden beri hayran olduğum bir proje olmadı maalesef. Açıkçası çok iyi de bulmuyorum dijital projeleri. Dünya standartında projeler çekeceğimizi düşünürken tuhaf Amerikan kurallarının olduğu bir şeye dönüştü. Kendi hikayemizi oynayacağız, çekeceğiz, yazacağız zannederken Türkçe’yi bile çeviri gibi konuşur olduk.
Son olarak, uzun vadede de olsa mutlaka hayata geçirmeyi hedeflediğin bir proje veya hayalin var mı?
Bir değil bir sürü var aslında en önemlisi yaptığım meslekle Atatürk’ün dediği gibi dünya medeniyetinin vechesini değiştirmek, dil din ırk ayrımını ortadan kaldırmak, ulusları birleştirmek, insanlık idealinin tahakkukuna en iyi yardımı yapacak projeler üretmek istiyorum. Müzik grubum ‘Şiar’ ile dünya turnesine çıkmak istiyorum. “Karakter nefesi” dediğim bir oyunculuk tekniğim var 40 yaşından sonra dünyadaki oyunculuk bölümleri olan üniversitelere gidip kısa dönemli bu tekniği öğrettiğim oyunculuk dersleri vermek istiyorum.
Kendi yazdığım filmimin yönetmenliğini yapmak istiyorum. Müzik yapımcılığı hali hazırda yapıyorum ama bunun yanı sıra şirketimi büyütmek istiyorum.